Hatice Saadet ŞERBETCİ, “sen varsan yeter” diyerek kırılganlığın içindeki kudreti, acının içindeki teslimiyeti ve özlemin içindeki ilahi yakınlığı dile getiriyor. Kanatları kırık bir karıncanın gökyüzüne uzanan duası gibi…...
Gazze’ye giden tekneler sadece yardım taşımıyor; insanlığın unuttuğu vicdanı, adaleti ve umudu da yeniden hatırlatıyor. Sumud Filosu, modern dünyanın sessiz kaldığı bir zulme karşı, kelimelerle, dualarla, cesaretle verilen sivil bir direnişin adıdır....
Hatice Saadet ŞERBETCİ, bu şiiriyle hem bireysel hem de kolektif bir kaybın izini sürüyor. Bireyin ruhsal derinliklerinde yankılanan sorular, okyanustan düşmüş bir balığın ev arayışına dönüşüyor; aidiyetin ve anlaşılmanın özlemiyle örülüyor. Belki de cevap, birkaç satır ötede gizlenmiş… Ne acı bana!Büyük bir acı ki dökemiyorum bile,Vasat yazılarımı satırlara.Geliyor mu içimden?......
Binlerce canlıya yuva olan Sapanca Gölü, yalnızca su değil, doğanın döngüsünü taşıyan bir yaşam kaynağıdır. Eğer kurursa, eksilen sadece insanlar olmayacak. Derinliklerinde süzülen balıklar, yalnızca besin veya ekonomik değer değil; ekosistemin sessiz, ama vazgeçilmez işçileridir. Bağımlı olduğumuz bu yaşam ağını ve içindeki türleri tanımak, onları korumak için ilk adım değil mi? Ne dersiniz?...
Aleyna Tütüncü’nün kaleminden dökülen bu yazı, yarım kalmış cümlelerin, kırık hatıraların ve içimize gömdüğümüz sessiz duyguların izini sürüyor. Çünkü hepimiz, bir yerlerde tamamlanmayı bekleyen hikâyeleriz. Ve belki de her şey, tam da burada samimi bir “merhaba” ile yeniden başlar....
Güneş, Samanlı Dağları’nın ardına çekildiğinde, Sapanca ormanlarında bir devinim başlar. Kuşlar susar, fısıldaşan yapraklar karanlığın koynuna çekilir ve işte o anda bir çete uyanır: Mantarlar. Bu sessiz çetenin izini sürmeye hazır mısın?...
Geçmişin küçük anıları, yıllar sonra bile aile olmanın anlamını ve anneliğin sessiz fedakârlığını yeniden ve derinden hissettirir. La Edri, çocukluk anılarının tozlu raflarından bir bayram arefesi hatırasını özenle çıkarıyor....
Sevil AVCI, doğayla olan vicdani bağımızı sorgulayan bu yazısıyla okurun yüreğine dokunuyor. "Biz olmadan doğa var olur, ama doğa olmadan biz ne kadar yaşayabiliriz?" sorusunu sormaktan çekinmeyen yazar, bireysel sorumlulukların gücüne işaret ediyor....
Sapanca’da yeni bir hikâye yazıldı. Gencimize umut, toprağımıza değer, soframıza helâl lokma sunan; umudunu memleketinde, emeğiyle üreten insanların sessiz ama kararlı hikâyesi bu. Ne sadece bir yatırım, ne de sıradan bir girişim…Dr. İsmail Koç, bu yolculuğun izini sürdü....
Ben Prof. Dr. Aydın YILMAZER. Sapanca’nın kalbinde atmaya başlayan bir çocukluk hikâyesi, zamanla akademinin nabzında olgunlaştı, sonunda memleketimin damarlarında belediye başkanı olarak can buldu. Şimdi ise kalbimize düşen bir başka ritim var: Turizm....