Bir çocuk Sapanca’da ölüyorsa, hepimiz kendimizi ve topluma karşı sorumluluklarımızı gözden geçirmeliyiz. Turizmden başka bir seçeneği ve geleceği kalmayan Sapanca’nın, güvenli, sürdürülebilir ve kültürel zenginliklerle dolu bir turizm destinasyonu olması için verilecek mücadele, “Sapanca’nın Melhame-i Kübrâ’sı” (Büyük Savaşı) olmalı.
Almutaırı Sama Abdulrahman’a Allah’tan rahmet ailesine sabır ve başsağlığı duası ile …
17 Temmuz günü Suudi Arabistan’dan kalkıp Sapanca’ya gelen bir ailenin 3 yaşındaki kızı Almutaırı Sama Abdulrahman, kaldıkları Bungalovun havuzuna düşmesi sonucunda hayatını kaybetti.
Bu trajik olay, yalnızca bir aileyi değil, bütün toplumu derinden yaraladı. Ancak, böyle anlarda sektörden, sivil toplum kuruluşlarından ve kurumlardan gelecek içten taziye mesajlarına ihtiyacımız var. Bu tür dayanışma ve destek mesajları, hepimizin yüreğine bir nebze olsun su serpebilirdi.
Huzur dolu atmosferiyle tanınan Sapanca, ne yazık ki bazen bu tür trajik olaylar bazen de adi ya da organize suçlarla gölgeleniyor. Bu tür durumlar, hem bu güzel yerin hem de burada yaşayanların huzurunu derinden sarsıyor.
Hiçbir çocuğun Sapanca’da hayatını kaybetmemesi, bölgenin güvenliği ve güvenilirliği konusundaki endişelerin artmaması ve huzur dolu bir tatil yeri olarak bilinen Sapanca’nın imajının zarar görmemesi için Sapanca INFO okurları ile hasbihal etmek istedik.
“Melhame-i Kübra (Büyük Savaş)” gibi güçlü ve etkili bir tanımlana, İslam eskatolojisinde ahir zamanda gerçekleşmesi beklenen büyük bir apokaliptik savaşı tanımlamaktadır.
Düşünün ki bir savaş var; ya var olacaksın ya da yok olacaksınız. Tıpkı Sakarya Meydan Muharebesi gibi. Millî Savunma Üniversitesi’nin düzenlediği 100. Yıldönümü Sempozyumu, bu tarihî mücadelenin önemini vurgulamak için belki de bu yüzden “Sakarya Melhame-i Kübrâsı” başlığıyla yayımlandı.
Büyük ve iddialı başlıklar, hem okuyucunun dikkatini çekmek hem de anlatılmak istenen konuya vurgu yapmak için kullanılır. Bu yüzden biz de, bölge turizmine ve turizmdeki bu tür üzücü olaylara dikkat çekmek amacıyla yazımıza “Sapanca’nın Melhame-i Kübrâsı” başlığını seçtik. Ancak bu kez yazımız sadece bir dertleşme amacıyla değil de eğer başarabilirsek, biraz da perspektif katmayı amaçladık.
Hayatın her alanında, olayları ve durumları tek bir bakış açısıyla değerlendirmek, genellikle sınırlı bir anlayışa yol açar. Perspektif, olaylara farklı açılardan bakma yeteneğini ifade eder ve bu yetenek, hem kişisel gelişim hem de toplumsal uyum açısından büyük faydalar sağlar.
“Vantage Point (Bakış Açısı)”, 2008 yapımı bir Amerikan siyasi aksiyon gerilim filmidir. Film, İspanya’nın Salamanca kentinde ABD Başkanı Henry Ashton’a yönelik bir suikast girişimini çeşitli karakterlerin bakış açılarından anlatırken, perspektifin gücünü ve önemini etkileyici bir şekilde gözler önüne serer. Biz de tıpkı bu filmdeki gibi farklı bakış açıları ile Sapanca’da turizm ve güvenlik konusuna değinmek istedik.
Tarih boyunca Sapanca Ovası’nda birçok önemli olaylar yaşandı. Farklı perspektiflerden değerlendirdiğimizde, bu olayların büyük sosyal değişimlere neden olduğunu görebiliyoruz.
Roma döneminde (MS 255) bugünkü Yanık ve Rüstem Paşa düzlüklerinde Bizans İmparatorluğu’nun savaş atlarının yetiştirildiği bir yer olan Sapanca, Osmanlı döneminde (1500 ler) ise devletin kereste ve odun ihtiyacını karşılayan bir ağaç deposudur. Tersane ve Tophane’nin kereste ihtiyacının önemli bölümü Sapanca’dan karşılanmaktaydı.
1800 ler de Sapanca’nın esas ekonomik faaliyeti tarım ve hayvancılık iken 19. yüzyılın sonuna doğru ise Sapanca, Balkan ve Kafkas muhacirlerine ev sahipliği yapmıştır.
Mart 1921 tarihinde Yunan ordusu tarafından işgal edilen Sapanca, 22 Haziran 1921 günü Sapanca halkının ciddi bedeller ödemesi ile düşmandan kurtulmuş, Millî Mücadele’nin kazanılmasında büyük rol oynamıştır.
1930 lu yıllarda Sapanca, Tenezzüh Trenleri ile günübirlik ziyaret edilen bir ilçe iken 1980’lerde ilçemiz sınırlarından geçen TEM Otoyolu ile birlikte zengin İstanbullular tarafından ikamet edilen yer haline geldi.
2020 li yıllarda ise ne olduğunu anlamadan bir de baktık ki turizm ilçesi olmuşuz; henüz turist bile olamamışken…
Her yaşanan büyük değişimler daha önceden hiç bilmediğimiz, tecrübe etmediğimiz, bizlere anlatılmamış, öğretilmemiş fiziksel, sosyal ve yapısal değişikliklerin yaşanmasına sebep oldu.
Yaşanan bu büyük ve farklı gelişmeler konjonktürel kazanımlarımızı artırmasının yanı sıra geleceğe dair endişelerimizi de artırdı. Ve anladık ki, zamanı ve geleceği lehimize döndürmek için hepimizin farklı perspektiflere ihtiyacı var, en çok da turizm alanında.
Sapanca’da yaşanan trajik olaylar, turizm sektöründe güvenlik standartlarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Güvenlik önlemlerinin artırılması, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması ve insani yaklaşımların benimsenmesi, sadece acıların yaşanmasını önlemekle kalmaz; aynı zamanda bölgenin turizm sektörü açısından güvenilirliğini ve kalitesini de artırır.
Bu tür üzücü olayların tekrar yaşanmaması için herkesin üzerine düşeni yapması, hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük önem taşıyor. İsminin ya da cinsiyetlerin, yaşın, uyruğun hiçbir önemi yok. Önemli olan insan hayatının kutsallığına duyduğumuz saygı ve bu saygının sonucu olarak bu konuda sağlam ve doğru adımları atmaktır.
ve bizler bu farkındalığı “Sapanca’nın Melhame-i Kübrâsı” olarak ilan edebiliriz. Çünkü, turizmden başka bir seçeneği kalmadı Sapanca’nın.
Kaynak
100’ncü Yıl Dönümünde Sakarya Meydan muharebesi Sempozyumu Bildirileri
Osmanlı Mimâri ve Mezar Taşı Kitâbeleriyle Sakarya (1639-1946)
2 Yorum
Ailenin vurdumduymazlıgi ilceme maledilemez.
Bankamız kampındayız.Üc katlı binalar.Üç yaşında ki çocuk, sabah erken,kapıyı açıp denize gidiyor.Su üstünde yüzerken suni teneffüs bilen bir dost çocuğu nefesle kurtarıyor.O kapı içeriden kilitlenmeli.Kamp süresi on gün cocuk ebeveyn kontrolünde uyumalı.Ya havuzlar iptal edilmeli,ya bungalovlar cocukluya verilmemeli.Anne baba olmak kolay değil bilinç ister
Bu gibi kazalar tabiki olmasa güzel lakin turızım beldelerinde bu tur kazalar yaşanıyor inşaallah tekrarı olmaz sapancamızda