Sapanca INFO

Sadettin SERİN

Nam-ı diğer Kertenkele. Sadettin SERİN ’in yaşamı, sevginin ve şefkatin gücünü Sapanca ovasına seriyor ve bize koşulsuz sevginin insan ruhunu nasıl olgunlaştırabileceğini hatırlatıyor. O’nun etkileyici hikayesini Cemal KARAAĞAÇ Sapanca INFO okurları için paylaştı.



Hiç kimseye asla
kin gütme gibi bir düşünceye
sahip olmadığını söylerdi,
karşılığını da çok güzel görmüştü.
Onun siyasi düşüncesini
kabul etmeyenler tarafından bile,
çok sevilirdi.
‘İnsanı yalnızca acı olgunlaştırmaz,
koşulsuz bir sevgi de
bu duygunun büyümesini sağlar.’
derdi.
Bir de emekten söz ederdi,
en onurlu insan
emeğe saygı duyan insandı onun gözünde.
Komünistti Sadettin Ağabey,
komünist olduğunu belirtmekten
müthiş bir mutluluk duyardı.
Bir keresinde
büyük bir gözaltının yaşandığı bu ülkede
sırf komünist olduğu için,
sanki sendikacılıkla ilgilenmek suçmuş gibi
kazandığı ekmeğine,
harcadığı emeğinin arkasında dik durdu diye
DAL’ da misafir edilmişti iki ay boyunca…
DAL,
1980 darbesinden sonra
apoletlilerin kurduğu işkence merkeziydi:
Derinliğine Araştırma Laboratuvarı!!!
Sonra ver elini Mamak.
Yirmi ay boyunca soğuk demirler,
yirmi ay boyunca sevdiklerinden uzakta
yalnız bir yürek…

…………………………………………

On altı yaşında işçi olarak
Karayolları’ na girmek için,
yaşını büyütmüşlerdi Sadettin Ağabey’ in
iş sahibi olması için,
emeğiyle sevdiklerine ‘ekmek getirmek’ için…
Vesikalık tek fotoğrafı oldu,
yıllarca her yerde onu kullandı
‘Böylece fazla değişmiyorum’,
derdi.
Nazım Hikmet’ i pek severdi:
‘Memleketimden İnsan Manzaraları’
hele onun ‘Salkım Söğüt’ şiirini,
hele o şiirin şarkısını…
Bir de yemek yemeyi
çok severdi Sadettin Ağabey,
en kötü yapılmış yemeği bile
o kadar büyük bir iştahla yerdi ki
sanırsınız yaşamında hiç yemek yememiş!
En kötü yemek bile
emek ürünü olduğu için
‘en güzeldir’ derdi,
‘emeğe saygı’.
Yoksul yıllarının acısını çıkarmak için
her yemeği en güzel yerdi.

………………………………………….

Hemen herkese bir lakap takar
sevdikleri sevmedikleri de ona bir lakap takardı,
Sapanca’ da en çok lakap takılmış
insanlardan biriydi,
‘Kertenkele’ lakabı tam ona göreydi.
Günlük yaşamın
çok kısa zaman aralıklarında
birbirine çok uzak mekanlarda
o kadar çabuk bulunurdu ki
inanamazdınız,
sanki ışık hızıyla hareket ederdi!
‘Daha çok yaşamam için
hızlı hareket etmem gerek’
derdi;
ama yorulacağını bir gün,
eski yılların işkencelerinde
yıpranmış yüreğini
hesaba katmayacak kadar gözü pekti.
Elli sekiz yıl
o özverili yüreğiyle aramızda yaşadı
fakir babası olarak;
emek,
ekmek,
özgürlük aşığı olarak…

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...