Sapanca INFO

“Sabancı Baba” Sapanca’ya Tekrar Gelse

Zaman, tarihi, coğrafyayı ve insanları elbette değiştirir. Bir zamanlar Sapanca Ovası’nın bereketli toprakları üzerinde gözlerini dünya hırsı bürümüş Sapancalıları topluca cezalandıran Sabancı Baba, otoban gişelerinden Sapanca’ya tekrar gelse, bu kez Sapanca’da neler yaşanırdı?



Zaman, elbette tarihi, coğrafyayı ve insanları değiştirir; ama yaratılışın amacı değişmez. Uzun yıllar önce Sapanca’ya geldiği rivayet edilen “Sabancı Baba” yı her Sapancalı bilir. Neden geldiğini, neler yaşadığını ve neler yaşattığını?

Eflatun Cem Güney, “Başka milletlerin mitolojileri, efsaneleri vardır ve nice şaheserler için ilham kaynağı olmuştur. Oysaki biz, bizim sanatçılarımız, kendi doğduğumuz yerin bile kuruluş efsanesini bilmiyor, bilmiyoruz. Hele çocuklarımız, bu efsanelerden bir yudum tatmadan çıkıp gidiyorlar okuldan.” cümleleriyle, halk yaratması bu değerli kaynaklardan yararlanmamanın büyük bir eksiklik olduğunu belirtir.



Derler ki, insanoğlunun mayası iyilikse hamuru da tercihleridir. Ne yapmaya çalışırsak çalışalım, ne olmak istersek isteyelim, insan tercihlerinden ibarettir; bazen de başkasının tercihleri kadar.

Sapanca Ovası’nda 3 bin yıldan fazla süren bir hayat tecrübesi olduğu bilinir ve bu durum gururla anlatılır. Bu süreç içinde, ne zaman geldiği tam olarak bilinmese de, Sabancı Baba’nın yaşadıklarından sonra ki tercihi, bu topraklarda yaşayan insanların kaderini oldukça etkilemiş görünüyor.

Biz de, bir zamanlar Sapanca ovasının bereketli toprakları üzerinde gözlerini dünya hırsı bürümüş insanları topluca cezalandıran ‘Sabancı Baba, otoban gişelerinden çıkıp tekrar Sapanca’ya gelse!’ metaforu üzerine Sapanca INFO okurları ile hasbihal etmek istedik.

ZAMAN, evrenin sürekli akışında ilerlerken, beraberinde getirdiği değişimleri de sürükler; adeta bir tarih öğretmeni gibi, geçmişin hatalarından ders alınması gerektiğini hatırlatır.

TARİH, coğrafya ve insanlar üzerinde bıraktığı izlerle, geçmişten bugüne uzanan karmaşık ve büyüleyici bir öyküyü anlatır.

COĞRAFYA, tarihin etkisiyle ve insanların dokunuşuyla sürekli olarak şekil değiştirir; her kıvrımında insanlığın izleri saklıdır.

İNSAN ise geleceğin bilinmezliği ve bir puzzle oyunu gibi olan geçmişte debelenirken, şimdiki zamanın örsünde büyür ve içindeki güdüleri geleceğe taşımaya çabalar.

Rabbül Alemin; insanı yarattığı vakit melekler ona yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak, kan dökecek birilerini mi yaratacaksınız? diye sorduğunda ben sizin bilmediklerinizi bilirim! diye cevap vermiş. (KK-2/10)

O zamandan günümüze bu sorunun cevabını aradı durdu, insanoğlu. Neden? Kan döküp, bozgunculuk çıkartır insan? Neden gönül saraylarını yıkar? İnsanın insanla olan derdi neden? İnsanın toprakla, ağaçla, çimenle, börtü-böcekle olan derdi, neden?

Neyi bölüşemez ki insan? Gidenin gelmediği, bilinmez diyar bizi beklerken, ecel atı her an kapımızın önünde durup, ölüm her an her saniye bize kendini hatırlatıp dururken neyi paylaşamaz insan? (TRT-Gönül Dağı)

Kibir, Hırs, Şehvet, Kıskançlık, Oburluk, Öfke, Tembellik! Hangi neden ve gerekçe ile bir zamanlar Sapanca ovasında yaşayan insanlar, Alemlerin Rabbine itiraz eden meleklerin iddiasını doğrularcasına, en ağır ceza eğitimine muhatap oldular.

“Rabbim! Yeryüzünde hiçbir inkarcı bırakma!” (KK-71/28) diye dua eden Hz. Nuh’a (a.s) benzetirim Sabancı Babayı. Belki de her ikisi de bizlere, emek verilmiş bir tercihin sade bir talepten daha kutsi olduğunu göstermeye çalıştılar.

Dert olarak nitelendirdiğimiz sıkıntılarımıza çare aramak, Samanlı Dağları’nda deniz kabuğu aramak gibi imkansız görünebilir. Ancak aslında bulmak o kadar da zor olmasa gerek; çünkü arayış, bulmanın anahtarıdır.

Sapanca halkı, Derviş Sabancı Baba’dan nasihat almış olacak ki, bugüne kadar Lazı, Gürcüsü, Çerkesi, Manavı, Kürdü ve Romanı ile bu bereketli ovada kardeşçe yaşadı; ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelen misafirlere de kucak açtı. Ancak her dönemin kendine özgü haz ve hız tutkusu olabilir ki bu da geçiciliği unutturur bizlere. Sonra bir veli bazen de bir deli hatırlatır bize insan olduğumuzu, insanca yaşamak zorunda olduğumuzu!

Merak ediyoruz: Sabancı Baba bugünlerde tekrar Sapanca’ya gelse, bu topraklar üzerinde ki tercihi bu sefer nasıl olurdu?

Yorum ve düşüncelerinizi heyecanla bekliyoruz…

2 Yorum

Nazire Oztunalı 13 Temmuz 2024 at 17:57

Para hırsı yeşili de maviyi de hırpalıyor.21 yüzyılın reklamla insanlara dayattığı lüks yaşam egoların yarışını sergiliyor.Bir külah dondurma alamayan babanın utancı sabancı babayı kızdırmıştır muhakkak .Ben utandım bir külah dondurmaya seksen tl.veren dondurmacı utanmadı.

Cevapla
İsmail tiryaki 13 Temmuz 2024 at 19:14

Sabancı baba tekrar sapancaya gelse ne olur? Sayın sapanca. info sabancı baba evsanesi ne kadar gercek bilmiyorum 4 bin yıl önce sapanca gölünün izmit görfezine bağlı bir deniz kolu olduğu rivayeti var toplumların bir anda helakını kuran bize anlatıyor inşaallah sapancamızda böyle bir toplu yok oluş olmamıştır nokta. Sapancamız cennetliğını güzelliğini korumakta
çorafi olarak her ne kadarda deyişsede sapanca cennetliğını akarsuları gölü ve dağları ile koruyor peki bunun dışında deyişen ne ve sabancı baba kime ne diyecek birkere sapancada toprak süren veya eken birini bulamayacak onların yerine bungolov işletmeçileri ne denk gelecek onlardan ekmek istese verirler peki nasıhatı etse evlatlarım buraya gelen misafirlere iyi davranın misafir Perver olun sakın evlerinizde Bunğolovlarınızda zina içki Allahın razı olmadığı işlere rizan göstermeyin yoksa helak olursunuz deseydı acaba halkımız ne derdi? işine bak hacı babamı derdi? Yoksa tamam sabancı baba senı dinleyeceğizmı derdı? asıl soru bu Allah hebimiz ibret alan hakyolda söz dinleyen nasihat alan ve uyguluyan kullarından eylesin

Cevapla

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...