Her dönemin kendine özgü haz ve hız tutkusu olabilir ki bu da geçiciliği unutturur bizlere. Bazen bir veli bazen de bir deli bazen de Sabancı Baba hatırlatır bize hakikati.
Hikâye bu ya, “Bir zamanlar Sapanca gölünün yerinde verimli topraklar, toprakların üzerinde varlıklı bir kasaba, kasabada da çok zengin insanlar yaşarmış. Zenginlermiş ama gözlerini dünya malı bürümüş, bencillik ve cimrilik ruhlarını karartmış.
Bir gün bir Derviş kasabaya gelmiş. Selamını alan yok, buyur eden yok, bir bardak içecek su veren yok.
Kasabayı terk ederken ötelerde küçük bir kulübeden sızan mum ışığına doğru yönelmiş. Bu kulübe, kasaba halkına saban yaparak geçimini sağlayan fakir bir sapancının dükkânıymış. Sabancı güler yüzle konuğuna açmış kapıyı, sofrayı kurmuş, yatağını sermiş. Ertesi gün dervişi karşıdaki tepelere kadar uğurlamış. Dönüşünde bir de ne görsün. Kasabanın yerinde koca bir göl var, ne ev-bark kalmış, ne tarla-tapan. Kendisinden başka hayatta kimsecikler yok. Dervişin ahı tutmuş, kırılan bir gönül, bir kasabaya mal olmuş. O günden sonra bu gölün adı “Sapanca” diye anılır olmuş”.
Sapanca Gölü‘nün tektonik oluşumlar sonucu oluştuğu, Sapanca’ nın da tarihinin MÖ 1200 yıllara kadar gittiği bilinirken akademik değerlendirmeler de elbette yapılabilir Sabancı Baba efsanesi hakkında.
“Bu dünyadan bir kere geçeceksin!” der bir yazar kitabında. Her dönemin kendine özgü haz ve hız tutkusu olabilir ki bu da geçiciliği unutturur bizlere. Bazen bir veli, bazen de bir deli hatırlatır bize hakikati. İnsan olduğumuzu, insanca yaşamak zorunda olduğumuzu!
Sapanca halkı da Derviş Sabancı Babadan almış olsa gerek ki nasihati, çok uzun yıllardır Lazı, Gürcüsü, Çerkezi, Manavı, Kürdü, Romanı ile hayatı paylaşmış, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelen misafirlere kucak açmıştır.
Hep beraber ve daha çok iyiliği arttıralım, kötülüğü azaltalım temenni ve tavsiyesi ile.
Vesselam.
Kaynakça
Efsaneler
Sapanca Gölü
Sapanca Gölü Efsanesi Bağlamında Şaman-Veli Geçişkenliği