Sapanca Gölü’nün berrak sularında, pek az kişinin bildiği bir sır saklıdır: Yayın Balığı. Bu sessiz devler, gölün derinliklerinde usulca süzülürler, ama aslında doğanın sessiz bekçileri olarak yaşamlarını sürdürürler. Gölün gizemli sakinleri, huzurun ve doğanın gerçek koruyucularıdır.
Sapanca Avcılar ve Atıcılar Kulübü’nün yiğitleri, Sapanca Gölü’nde tam 24 kg. ağırlığında ve 145 cm. boyunda devasa bir yayın balığı yakalamışlar. Amma ve lakin, bu yayın balığı tam 2,5 milyon yumurta bırakacakmış. Yani, doğanın dengesi için bu koca balığı yeniden suya salmışlar. Ne güzel bir örnek, değil mi? Hem balıkların soyunu koruyalım, hem de doğanın düzenine saygı duyalım demişler.
Yayın balıkları, Sapanca Gölü’nün derinliklerinde adeta nöbet tutan muhafızlardır. Gölün dibini temizleyip diğer canlıların da rahatça yaşamasını sağlarlar. Amma, bu değerli balıkların nesli pek de emin ellerde değil. Kirlilik desen var, kaçak avcılık var, yaşam alanları da günden güne daralıyor. İşte bu yüzden, yerel yönetimle çevrecilerin bir araya gelip bu balıkları korumak için kolları sıvaması lazım. Amma bu iş, yalnızca birkaç kişinin eline bakmaz. Halk da bu işin önemini anlamalı, bu kıymetli balıkları koruyalım diye el birliğiyle çalışmalı. Yoksa Sapanca Gölü’nün geleceği tehlikeye girer.
YAYIN BALIĞI, derin suların kralıdır, tatlı suyun devidir. Bilim dilinde “Silurus Glanis” derler buna ama bizde “yayın” denir. Tokat’ta “Gılyanus”, Adana’da “Gelebicin”, Sakarya’da “Çılpık” derler. Ankara’daki balıkçılar da küçüklerine “Kelebek” der.
Bu koca balık, bizim sularımızda koruma altında. Kızılırmak’tan Yeşilırmak’a, Fırat’tan Dicle’ye, Sakarya’dan Menderes’e kadar pek çok nehirde, gölde ve barajda yaşar. Rengi de yaşadığı suya göre değişir, kimi zaman gri, kimi zaman petrol yeşili olur. Derisi kaygandır, baş kısmı yukarıdan basıktır, gövdesi yanlardan. Sırtında bir ufak yüzgeci vardır ama öyle her balık gibi durmaz, o yaşadığı sürece büyümeye devam eder.
Bu devasa balığın gözleri küçük olur, çünkü genelde gece avlanır. Üst çenesinde iki, alt çenesinde dört tane duyu organı, yani bıyığı vardır. Bu bıyıklar öyle hassastır ki, suyun içinde en ufak bir hareketi bile anlar. Koku alma duyusu da pek gelişmiştir. Böylelikle avını bulmakta pek maharetlidir. Küçük balıklar, kurbağalar, su kuşları ve suya yakın yaşayan memeliler de dahil ne bulursa yer.
Ağzı kocamandır ama kesici dişleri yoktur. Onun yerine, avını yakalamaya yarayan sıralı dişleri vardır. Genelde dipten beslenir ama avını bütün olarak yutar. Kışın, yayını bulmak pek zordur çünkü derinlere çekilir, neredeyse kış uykusuna yatar. O dönemde vücudu sülüklerle kaplanır ama bu sülükler onun için hem besin kaynağıdır hem de avcılara yem olur. Bahar gelince, sular ısınınca yayını tekrar sığ sularda görmek mümkün olur. İşte o zaman, yumurta dökme zamanı gelir. Dişi balık, sığ bir yuva yapar, oraya yumurtalarını bırakır. Erkek balık da bu yumurtaları korur, suyu hareketlendirip havalanmalarını sağlar. Üç gün içinde yumurtalar açılır, yavrular çıkar. Yayın balığı, yavruları bir süre korur, sonra onları özgür bırakır.
Yayın, derin suların efendisidir. Geceleri sığ sulara gider, gündüzleri pek ortalıkta görünmez. Gölgelik, az güneş alan köşelerde avlanmak daha makbuldür. Dibi çamurlu yerleri sever, taşlık yerlerden pek hoşlanmaz. Gece avına çıkmak daha çok iri balık yakalama şansı verir. Yayın balığının en aktif olduğu saatler, sabahın erken saatleriyle gece geç vakitleridir. Amma, bir günde hem sabah hem akşam aynı miktarda av beklemek hayal olur, çünkü sabah aktiftir, akşam sessizdir.
İşte böyle, derin diplerin hükümdarı yayın balığı, Sapanca’nın sularında kendi düzenini kurmuş. Koruyalım, kollayalım ki gelecekte de bu devasa güzellikleri görmeye devam edelim.