Vakti zamanında Kafkaslar ’dan, Balkanlar ’dan göçüp gelip Sapanca ’yı yuva bilenlerin izleriyle şekillenen bu topraklar, şimdi dijital çağın sanal göçmenleriyle yeni bir döneme adım atıyor. Fiziksel sınırlar birer hatıra, internetle kurduğumuz bağlar ise bizleri birleştiren güç oldu. Geçmişin izlerinden güç alarak, Sapanca’nın hikâyesini geleceğe taşımak için şimdi birlikte hareket etme zamanı!
Eskiden göç denince, gözümüzde Kafkasya’dan, Balkanlar’dan kalkıp Sapanca’ya yerleşen insanlar canlanırdı. Ancak günümüzde, Sanal Çağ dediğimiz bu yeni dönemde, göç bile kendini yeniledi! Artık fiziki göçten çok, sanal dünyada oradan oraya göç eden “sanal göçmenler” var. Sosyal medya, adeta İpekyolu gibi, insanlar arasında köprüler kuruyor. Fiziksel sınırlar kalktı; internet ve teknolojinin sınırları devreye girdi.
Eğitimci Marc Prensky, dijital dünyaya sonradan adım atanlara “dijital göçmen”, doğuştan aşina olanlara da “dijital yerli” olarak tanımlıyor. Bu ayrımı da 1980 yılından başlatıyor. Buna göre Endexsa verilerine göre, Sapanca’nın %37,15’i “dijital göçmen”, yani teknolojiye sonradan adapte olanlar; %62,85’i ise “dijital yerli”, yani dijital dünya onların çocukluktan bildiği bir yer gibi.
2023 itibarıyla Türkiye’de internet kullanımı %85,96’ya ulaşmış; yani milletin neredeyse hepsi internete bağlı bir halde. Sapanca’da da durum aşağı yukarı aynıysa, desek ki artık hepimiz “sanal göçmen” olduk, pek de yanlış olmaz! Yaşlısı genci fark etmez, herkes internete iyice alışmış; bostancının kahvesinde çayını yudumlayan da, samanlı dağlarında gezen de bir “tık” la dünyaya açılabiliyor. Velhasıl, sanal dünya Sapanca’ya da kök salmış, herkes dijital âleme doğru çoktan “göç etmiş”.
Durum böyle olunca biz de sessiz kalamadık. Bu yazıda, Sapanca INFO okurlarıyla bir hasbihal edelim istedik; dijital göçten sanal kimliklere, sanal dünyanın toplumsal dönüşüme etkilerinden mekân ve hareket anlayışımızı nasıl değiştirdiğine kadar birçok konuyu birlikte keşfedelim. Çağın getirdiği bu yenilikler ışığında, yaşadığımız sorunlara beraberce çözümler arayalım, dertleşelim istedik.
Toplum dediğin, aslında ilişkilerden örülmüş bir ağdır. Her dönemin baskın iletişim şekli de o toplumun yapısını belirler. İnsan, topluma karışırken zamanla o dönemin iletişim yöntemlerini benimser, derken bu yöntemler kalıcı hale gelir. Bu da kişinin, hatta toplumun dünyaya bakışını, yaşayışını kökünden değiştirir.
İletişim dediğimiz şey de aslında insanlar arasında anlam taşıyan işaretlerin gidip gelmesidir; bir gönderilir, bir alınır, bir işlenir, sonra tekrar gönderilir ve alınır. İşte bu gidip gelmeler, toplumun temelini atar, insanları birbirine bağlar.
Yani, sadece Sapanca’nın sanal göçmenleri değil, bütün dünya büyük bir değişimden geçiyor. Sapanca’nın köklü kültürü de bu sanal göç serüveniyle yepyeni bir yola çıkıyor. Artık geçmişin ağır yüklerini sırtımızdan indirip dijital çağın hızına ayak uydurmak şart. Tabii, bu geçiş kolay değil; birçok zorluğu beraberinde getiriyor, en büyüğü de değişimin kendisi.
Her şey öyle hızlı değişiyor ki, bu durum alışkanlıklarımızı, hatta kendi kimliğimizi bile sorgulamamıza yol açıyor. Değişim bazen kendimizi kaybolmuş gibi hissettiriyor, bazen de yepyeni bir kimlik bulmanın heyecanını yaşatıyor. Aidiyet arayışı da işin içine giriyor, çünkü bu kargaşada kendimize yer edinmek, değişimin doğal bir parçası haline geliyor.
Herakleitos, “Panta Rhei” yani “Her şey akar” der. Başka bir deyişle, “değişmeyen tek şey değişimdir”. İşte bu yüzden, hem dijital yolculuğun sunduğu fırsatları kucaklamak, hem de yeni başlangıçlara cesaretle nasıl adım atmalıyız?
Öncelikle dikkat edeceğimiz husus, “dijital eşitsizlik”. İnternetin sunduğu imkanlar arttıkça, erişimdeki dengesizlikler de büyüyor. Bu da bilgiye ulaşmada büyük adaletsizliklere yol açıyor. Sapanca halkının internet erişimini mümkün olduğunca arttırarak, erişim imkanlarını herkes için eşit hale getirmeliyiz.
Bu noktada, yerel halkın “dijital okuryazarlığını” artırmak çok önemli. Dijital dünyada daha etkin ve bilinçli olabilmek için, doğru bilgiyi doğru şekilde kullanabilme yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Sapanca INFO gibi kaliteli içerikler sunan platformlar, bu süreci desteklemek adına önemli bir rol oynuyor. Hem yerel yönetimlerin hem de sivil toplum kuruluşlarının bu işe el atması, dijital okuryazarlık konusunda farkındalığımızı artıracaktır.
Bir diğer önemli sorun ise “sosyal izolasyon”. Ekran başında geçirdiğimiz zaman, yüz yüze iletişimimizi azaltıyor. Oysa gerçek hayatta kurduğumuz sıcak ilişkiler, bizi birbirimize daha yakın kılar. İşte bu yüzden, Sapanca’da daha fazla sosyal etkinlik düzenlemeliyiz. İnsanların bir araya gelip kaynaşması için birlikte çaba göstermeliyiz.
İlçe merkezinde, parklarımızda, sahillerimizde ya da ormanlarımızda yapılacak atölye çalışmaları, bu bağları yeniden kurmamıza yardımcı olabilir. Gelin, birlikte vakit geçirelim, sohbet edelim ve dostluklarımızı yeniden canlandıralım. Unutmayalım ki, birlikte geçirdiğimiz her an, ilişkilerimizi güçlendirmenin ve sosyal bağlarımızı kuvvetlendirmenin en güzel yoludur!
“Dijital kimlik” sorunları da göz ardı edilemez. İnternet üzerindeki sanal kimlikler, çoğu zaman gerçek kişiliklerimizi yansıtmayabilir. Bu durum, yanlış anlaşılmalara ve sosyal çatışmalara yol açabilir. Hepimiz sanal dünyada farklı bir yüzle dolaşıyoruz ama asıl önemli olan, bu yüzün gerçeğimizle örtüşmesi.
Bu nedenle, bireylerin sanal kimliklerini nasıl yönetecekleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmalıyız. Gerçek kimliğimizi korumak, sağlıklı iletişim kurabilmek için büyük bir adım. Birlikte bu sorunların üstesinden gelebilir, dijital dünyada daha güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. Unutmayalım ki, sanal alemdeki etkileşimlerimiz, gerçek hayatta kurduğumuz bağları da etkiliyor.
“Dijital bağımlılık”, özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşıyor. Sürekli çevrimiçi olma isteği, pek çok kişinin psikolojik durumunu olumsuz etkiliyor. Bu durumu aşmak için, zihin sağlığını destekleyen programlar ve etkinlikler oluşturmalıyız.
Gençlerimizi sanal dünyadan uzaklaştırıp, doğa ile iç içe etkinlikler düzenlemek, onları tekrar gerçek hayata kazandıracaktır. Ormanın kokusu, gökyüzünün maviliği, dostlarla bir arada olmanın tadı, sanal dünyada bulamayacakları şeyler. Gelin, birlikte bu güzel aktiviteleri hayata geçirelim. Gençlerimize doğanın güzelliklerini göstermek, onların ruhlarını tazeleyecek ve hayatlarına yeni bir soluk getirecektir. Unutmayalım ki, gerçek dünya, sanal dünyanın sunduğu her şeyden daha kıymetli.
“Dijital güvenlik” konusunu da unutmamak gerekiyor. Kişisel verilerin korunması, dijital dünyanın en büyük endişelerinden biri haline geldi. Yerel halkın bu konuda bilinçlenmesi, sosyal medya ve dijital platformları kullanırken nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerine eğitimler verilmesi son derece önemli.
Son olarak “Troller“. Kimliklerini gizleyip, başkalarını provoke etmek için ortaya çıkan kişiler. Onların amacı, sadece huzursuzluk yaratmak ve insanları birbirine düşürmek. Bu tür olumsuzluklara karşı en iyi savunma, sağduyulu olmak ve onların tuzaklarına düşmemek. Bu kimliksizlerin söylediklerine takılıp kalmak, sadece enerjimizi boşa harcamaktan başka bir şey değildir. Unutmayalım ki, onların gürültüsüne kulak asmak, bizim içsel huzurumuzu da yok eder. Birlikte, olgun bir tutumla bu tip insanları görmezden gelerek, toplumumuzun barışını koruyabiliriz.
Tüm bu değişimin zorluklarını, Sapanca’nın köklü kültüründen ve dayanışma ruhundan güç alarak aşabiliriz. Sanal dünyada bu yolculuğu birlikte yapalım, birbirimize destek olalım ve Sapanca’yı daha güzel bir yer haline getirebilmek için el birliğiyle çalışalım. Unutmayalım ki teknoloji bizi ayırmak yerine birleştirebilir; yeter ki dijital dünyada birbirimize dokunmayı ve gerçek bağlar kurmayı ihmal etmeyelim. Birlikte güçlüyüz, hep birlikte daha aydınlık bir gelecek inşa edebiliriz!
Kaynak
Sapanca Nüfus Bilgileri
Kitlelerin Yeni Göç Mekânları Olarak Sosyal Medya Ve Sanal Göç İlişkisi Bağlamında Toplumsal Değişimin İncelenmesi
Bilgi Toplumu Çağında Dijital Yerliler, Göçmenler Ve Melezler
Dijital Kültür Sürecinde Dijital Yerliler Ve Dijital Göçmenlerin Twitter Kullanım Davranışları Üzerine Bir Araştırma
Dijital Dünyanın Yeni Gerçeği: Troller
Nesil Farkı; Dijital Yerliler ve Dijital Göçmenler
2 Yorum
Eskiden aylarca yol yürünürek gidilen coğrafyalardaki insanlar artık bir tık ötemizde. İnternet üzerinden elde edemeyeceğimiz bir bilgi ve kültür, temas edemeyeceğimiz bir başka medeniyet havzası kalmadı. Yine de gezegenin her yerinde savaşlar sosyal adaletsizlikler hır gür çatışma..bir taraftan inşa ediyor bir taraftan yıkıyor yok ediyor insan. Üzerinde mutabık kaldığı ve sadalatle bağlı olduğu bir evrensel değerler dizgesi uretemiyor, ahlak zemini kuramıyor. Hırs ve daha çok güç arzusu benlikleri ele geçiriyor. Ve başta twettir olmak üzere çeşitli sanal platformlar üzerinden gördüğümüz kadariyla dijital ağlar insanlığı yüceltmek ve birleştirmek yerine sanki daha da parçalıyor ve insani kimligi örseliyor…Bakalım iletişim çağının tanrıları gelecekte nasıl bir dünya inşa edecekler ve insan nereye evrilecek. İnş daha iyi olur diye temenni edelim. Yazar, faydalı bir perspektifle konuyu ele almış, teşekkürler..
Vedat bey değerli yorum ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim.