Sapanca INFO

Bedri ÇÖMLEKÇİ

“İnsan ailesine karşı ne kadar sorumluysa milletine karşı da o kadar sorumludur” ilkesi uğruna ödenen bedellerle dolu bir hayat. Bedri ÇÖMLEKÇİ amcamızı evlatlarından ayırmadığı Bahadır OZAN anlattı.



Bedel ödemek, özveri ve mücadele gerektirir. Ödenen bedeller toplumun ve insanlık tarihinin, bedel ödeyen insanlar ise tarihin sayfalarında unutulmaz izler bırakır. Onların mirası, gelecek nesiller için rehber ve ilham kaynağı olmaya devam eder. Bedel ödeyen insanlar, fiziksel olarak aramızdan ayrılsalar da bıraktıkları miras ile rehber ve ilham kaynağı olmaya devam eder.

Almanya’da Mercedes fabrikasında yöneticiliği, Avrupa Türk Federasyonlarında kariyeri ve onu bekleyen muazzam bir geleceği “İnsan ailesine karşı ne kadar sorumluysa milletine karşı da o kadar sorumludur” hayat bilinci uğruna uzaklarda ve zorlu yollarda bedel ödeyen Bedri ÇÖMLEKÇİ amcamızı son yolculuğuna uğurladık. Evlatlarından ayırmadığı Bahadır OZAN, Sapanca INFO okurları için paylaştı.

Yaz aylarına dair en alışılageldik manzaralardan bir tanesi, başta Alman plakalı olmak üzere pek çok farklı Avrupa ülkesinden gelen gurbetçi araçlarının yollara düşme halidir. Envai çeşit bu araçların ortak özellikleri genellikle sürücüleriyle ilgili olarak dikkat çeker. Yaşadıkları yerlerdeki katı kuralların korkusundan şerit değiştirmekten dahi imtina eden bu sürücülerin, Kapıkule’yi geçer geçmez makas ardına makas atan birer Formula-1 yarışçısına dönüşmelerini masum karşılarız. 

Çünkü memleket hasreti yaklaştıkça ağır basan bir şeydir!

1960’lı yıllarda başlayan Almanya’ya işçi göçü Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biri olarak yakın tarihimize geçti.

Hem Avrupa hem Ülkemizi ilgilendiren ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi sonuçları olan bu kitlesel harekete dahil olan Sapanca’dan pek çok insanımız oldu.

Gittikleri yerlere adapte olup gerçek bir Avrupalı gibi yaşayanlar olduğu gibi çeşitli nedenler ile dönenler de oldu.

Kimisi yaşadıkları kültür şokunu atlatamadıkları, kimisi buradaki yaşantılarını orada da aynı şekilde sürdürmeye çalışıp barınamadıkları, kimi de ‘elin gavuruna mı çalışacam ulan’ deyip isyan ederek dönüş yaptı.

Lakin geri dönenler arasında Sapanca‘dan bir isim vardı ki; onun dönüşü kadar yürek isteyen bir dönüş hikayesi şimdiye kadar belki de hiç duyulmadı. 

Onun bir gecede alıp başını gitmeye karar vermesindeki cesaret, başına buyruk hareket eden birinin boş vermişliği değil; bırakın gemileri yakmayı, denizleri ateşe vermekten geri durmayan bir kaptanın dimdik duruşundan ibaretti.

Bedri Amca (ÇÖMLEKÇİ) alıp başını giderken öyle şeyleri arkasında bırakıyordu ki; aşığı olduğu ve sahip oldukları arasında en büyük övünç kaynağı olan “Türklüğü” karşısında bunların hiçbir tanesinin zerre kadar değeri yoktu. 

Mercedes gibi bir dünya markasının Ar-Ge sinde hatırı sayılır bir yöneticilik, Avrupa’daki Türk Federasyonlarının en saygın kurucu üyelerinden biri olma sıfatı, kendisi ve ailesi için muazzam bir gelecek bunlardan sadece akla gelen ilk birkaç tanesiydi.

Bedri Amca daima şuna inandı: “Bir insan kendi ve ailesine karşı ne kadar sorumluysa milletine karşı da o kadar sorumludur.

O yüzden Avrupa’da Türklüğü en iyi şekilde temsil etmek için hep tam bir dünya insanı gibi yaşadı. Yaptığı bir işi, o işin en iyi yapan kişi imişcesine ciddiye alarak yaptı ve bu yüzden Almanlardan da büyük saygı gördü.

Hatta içlerinden bir tanesi “Senin doğduğun, büyüdüğün toprakları görmek isterim ” deyince bir yaz onu beraberinde Sapanca’ya getirdi.

O zamanlar otoban olmadığından eski yoldan (E-5) Sapanca’ya geldiler. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Bedri Amca Maşukiye-Yanık-Kurtköy üzerinden Sapanca’ya yaklaşırken Alman arkadaşının yüzündeki şaşkın ifadeyi fark etti ve nedeni sordu. Arkadaşı Almanya’dan çok daha geride olduğunu düşündüğü Türkiye’de bu kadar uzun bir karayolu tünelinin nasıl olabileceğine inanmadığını belirtti.

Bedri Amca bu yanıta hiç şaşırmadı çünkü geçtikleri güzergahta yolun üzerinden birbirine kavuşmuş ağaçlar o kadar sıktı ki; Alman, geçtikleri yerin bir tünel olduğunu zannetmişti.

Alman arkadaşının verdiği yanıt şimdilerin gelişimci vizyonuna 35 sene evvel yapılmış bir kapak niteliğindeydi adeta! 

Peki ne olmuştu da Bedri Amca birdenbire dönmeye karar vermişti?

2. Dünya Savaşı’nın yıkımı ardından dibe vuran Almanya’yı kalkındıran Türklere, Almanya’nın vize uygulama kararı almış olması Bedri Amcaya göre Türklüğe yapılmış büyük bir hakaretti. Ve bu hakarete karşı verilecek en onurlu cevap hemen ertesi gün alıp başını gitmekti. Kimse Türklere ve Türklüğe bu muameleyi yapamaz, kullanıp bir kenara fırlatmış izlenimi veremezdi. 

İnsan son yıllar ve günlerde Türklüğe yönelik gerçekleştirilen hakaretleri düşününce Bedri Amcanın meydan okuyuşundaki yüksek karakteri nasıl yorumlayacağını gerçekten bilemiyor.

“Helal olsun” mu demek lazım yoksa “o kadar şey bırakılıp gelinir miydi?” demek lazım!!!

Ben diyorum ki; SANA HELAL OLSUN Bedri Amca.

Mekanın CENNET olsun!

Amin.

1 Yorum

Mehmet DAL 5 Şubat 2024 at 18:11

Allah mekanını cennet eylesin Bedri amcamızın inşallah

Cevapla

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...