Aziz Soylu, yaşadığı coğrafyanın ruhunu kalbinde taşıyan ve bunu dizelerine işleyen bir şair. Sapanca’nın yeşilinden, hayatın zorluklarından ve insan hikâyelerinden ilham alarak şiirlerini şekillendiren Soylu, futbol sahalarında başlayan tutkusunu zamanla edebiyat dünyasında anlam bulan bir yolculuğa dönüştürdü. Bugün ise hem mısralarını hem de vatan sevgisini gençlere aktaran duruşuyla kalplere dokunmaya devam ediyor. Ankara Kitap Fuarı’nda bir araya geldiğimiz Sapancalı şair Aziz Soylu ile gerçekleştirdiğimiz röportajı, Sapanca INFO okurlarıyla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Sizi tanımayan okuyucularımız için kendinizden bahseder misiniz?
1962 yılında Sakarya’da dünyaya geldim. 1969 yılında, annemin tayini nedeniyle ailecek Sapanca’ya taşındık. İlkokulu Alaçam İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi ise Sapanca Lisesi’nde tamamladım. Gençlik yıllarım, Sapanca’nın renkli hayatı ve spor sevgisiyle geçti. Sapancaspor’da hem futbol oynadım hem de yönetim kadrosunda görev aldım.
Şiire olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Çocukluk ve gençlik yıllarında sizi derinden etkileyen bir olay, kişi ya da şair var mıydı?
Lise yıllarında şiire ilgi duymaya başladım ve gazetecilik hayali kuruyordum. İlk adımımı Samsun’da bir yerel gazetede şiir yazarak attım. Gazete, aylık bir dergi çıkarmaya başlayınca yayın kurulunda görev aldım. Bu dönemde “Şiir ve Bitkilerin Dünyası” başlıklı çeşitli yazılar kaleme aldım.
Daha sonra şiirlerim internet üzerindeki çeşitli edebiyat sayfalarında yayınlanmaya başladı. Bu ilgi, pandemi döneminde yayımlanan ilk kitabım Yüreğimin Damlaları ile sonuçlandı. Ardından ikinci kitabım Siyah Gecem okurlarla buluştu. Türkiye’nin farklı illerinde düzenlenen kitap fuarlarında imza günlerine katılma şansı elde ettim ve hayalimdeki edebiyat yolculuğuna devam ediyorum.
Şair olmak hayatınıza ne kattı, sizden neler aldı? Eğer şair olmasaydınız, bugünkü siz nasıl biri olurdu?
İnsanların duygularını hissetmek, güzellikleri paylaşmak ve sosyal çevremde yeni insanlarla tanışmak benim için büyük bir mutluluk kaynağı. Onlarla samimi bir ortam oluşturmak ve olumlu geri dönüşler almak, biz şair ve yazarları gerçekten çok mutlu ediyor. Eğer şair olmasaydım, muhtemelen bugün gazetecilik yapıyor olurdum; çünkü insanları ve onların hikâyelerini anlamak her zaman hayatımın merkezinde yer aldı.
Sapanca halkı sizi bir şair olarak nasıl karşılıyor? Onlarla şiirleriniz aracılığıyla nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Sapanca halkı, bu yönümü pek bilmez; birkaç değerli abim dışında şiirle olan bağımı bilen çok azdır. Oysa yıllardır Sapanca’da şiir akşamları düzenleniyor, ancak aralarında bir tane bile Sakaryalı şair bulunmuyor. Bu durum hep içimde bir sızı olmuştur.
Sapanca’daki hayatınızda unutamadığınız özel anılarınız ya da şiirlerinize ilham veren özel bir olay var mı?
Sapanca’da, hayatım boyunca unutamayacağım iki önemli anım var. Biri, futbol oynadığım dönemde şampiyonluk maçında attığım golle gelen zafer. O anın sevinci, hala dün gibi aklımda. Diğeri ise, hepimizin hayatında derin izler bırakan deprem. Yaşadığımız o zorlu günler, dayanışmanın ve sabrın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. İkisi de farklı duygular barındırsa da, benim için unutulmaz ve ders dolu anılar olarak hafızamda yer alıyor.
Hayatımda unutamadığım en büyük onurlardan biride, rahmetli Abdürrahim Karakoç hocamla Mamak Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinlikte üç gün boyunca aynı sahneyi paylaşmak oldu. Bu deneyim, benim için hem büyük bir gurur hem de şiir yolculuğumun en kıymetli anılarından biri olarak kalacak.
Eğer Sapanca’nın geleceğini bir şiirle anlatacak olsanız, bu şiir umut dolu mu olurdu, yoksa hüzünlü mü?
Eski Sapanca olsaydı, şiirlerimde neşe ve mutluluk olurdu. Şimdi ise Sapanca hüzünlü, Sapanca öksüz…
Kitap fuarlarında asker elbisesi ve komando şapkasıyla görünme fikri nasıl ortaya çıktı? Bu tarz, sizin için ne ifade ediyor?
Askeri kıyafet, benim için bir yaşam felsefesi, bir duruş ve onurlu bir geçmişin simgesidir. Yetiştiren komutanlarıma duyduğum saygı ve askeri dernekler çatısı altında çeşitli illerde gerçekleştirdiğimiz etkinlikler, bu yolculuğun önemli bir parçası oldu. Fuarlarda ise gençlere askerliği sevdirmek, vatan sevgisini anlatmak benim için büyük bir tutku. Birçok genç, hem erkek hem de bayan, askerlik hakkında bilgi almak için bana başvuruyor. Onların bu ilgisi, bu yolda daha çok yol almak, vatan sevgisini daha geniş kitlelere ulaştırmak adına beni son derece mutlu ediyor.
Bu kıyafetle okuyucularınız arasında nasıl bir bağ kurduğunuzu düşünüyorsunuz? İnsanlar bu tercihinize ne tür tepkiler veriyor?
Gençlerin tepkileri gerçekten çok güzel. Gittiğimiz çeşitli illerdeki fuarlarda bunu bizzat yaşıyoruz. Görüştüğümüz genç kardeşlerimiz, askerlik ve vatan sevgisi konusundaki ilgilerini açıkça dile getiriyorlar. Bu da bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor.
Son olarak sizin söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Son olarak şunu söylemek isterim: Hayatımız boyunca sahip olduğumuz değerleri, geçmişimizi ve köklerimizi unutmadan, gençlere ilham vermek çok kıymetli. Bizim görevimiz, sadece öğrettiklerimizle değil, yaşadıklarımızla da örnek olmak. Her zaman vatan sevgisini ve topluma faydalı olmanın önemini aşılamaya çalışacağım. Gönlümdeki bu tutkuyu, yazılarım ve paylaşımlarımla daha çok kişiye ulaştırmak dileğiyle.
CANIM SAKARYAM
Toprak şehit kanları, yıkamış senin
Savaşa şahit olmuş, kan olmuş tenin
Düşmana aman yoktur, hepsini yenin
Yıkılmadık sakaryam, yıkılamazsın
Yeşil ile maviye, doyum olmuyor
Samanlı dağlarında, çiçek solmuyor
Gizemli yaylaları, kimse bulmuyor
Masmavi gölü ile, şirin sapancam
Kara denizin azgın dalgalarını
Sıcak şifa verecek o kumlarını
Fındık toplayacakmış güzel kızları
Bağrında saklıyorsun sende karasu
Asmanın en güzeli üzümün hası
Şeftalisi güzeldir meşhur ayvası
enginarın vatanı temiz havası
Ali fuat paşası gazi diyarı
Elma bahçeleriyle süslü her yanı
Başkadır onun tadı kirazı tanı
Gezerken her tarafı tarih ve anı
Savaşa mesken olmuş güzelim geyve
Kıvrım kıvrım süzülür o gelin gibi
Nice destan yazılan sensin sakarya
Doyum olmazmış senin o dostluğuna
Ne güzelim vatanımsın sen sakarya