Hatice Saadet ŞERBETCİ, “sen varsan yeter” diyerek kırılganlığın içindeki kudreti, acının içindeki teslimiyeti ve özlemin içindeki ilahi yakınlığı dile getiriyor. Kanatları kırık bir karıncanın gökyüzüne uzanan duası gibi…...
Hatice Saadet ŞERBETCİ, bu şiiriyle hem bireysel hem de kolektif bir kaybın izini sürüyor. Bireyin ruhsal derinliklerinde yankılanan sorular, okyanustan düşmüş bir balığın ev arayışına dönüşüyor; aidiyetin ve anlaşılmanın özlemiyle örülüyor. Belki de cevap, birkaç satır ötede gizlenmiş… Ne acı bana!Büyük bir acı ki dökemiyorum bile,Vasat yazılarımı satırlara.Geliyor mu içimden?......
Hatice Saadet Şerbetçi’nin satırlarında hissettirdiği gibi, yolculuk bazen kızgın güneş altında bir valizle değil, kalbin yüküyle başlar. Hüzünle umut arasında sallanan adımlarla bir yuva, bir sığınak aranır. Kahve kokulu kitapların huzurunda düşler büyütülür, hayallerin peşine düşülür. Çünkü hayat, beklemek için değil, cesaretle yaşamak içindir....
Sevgi, zaman tanımaz; bazen incelikli bir efendilik, bazen de derin bir yarım kalmışlıktır. Hatice Saadet ŞERBETÇİ, kelimeleriyle sevginin her hâlini dokunaklı bir dille anlatıyor. ‘Zamansız Sevgi İncisi’ ve ‘Hadsiz Yarım’ adlı şiirlerinde, aşkın ve özlemin en saf hâli mısralara dökülüyor....