Londra’da eğitim felsefesi yüksek lisansı yapmış, eğitimci ve aynı zamanda yazar olan Süleyman AKGÜL ile yaptığı röportajı Nurefşan BAYKUL, Sapanca INFO okurları için paylaştı.
Merhabalar! Sizinle Londra’da eğitim felsefesi yüksek lisansı yapmış, eğitimci ve aynı zamanda yazar olan Süleyman Akgül ile yaptığım röportajı paylaşmak istiyorum.
Merhaba Süleyman bey, bilmeyen okuyucular için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhaba, ben Süleyman Akgül. Londra’da University College London’da Eğitim Felsefesi yüksek lisansı bitirdim. Eğitimci, yazar ve eğitimi sorunsallaştıran bir düşünürüm.
Kariyer hedefiniz nedir?
Kariyer hedefim, olabildiğince çok fazla insana öğrendiklerimi aktarmak, okullarda öğretmenlik yapmak ve üniversitelerde öğretmen yetiştirmek.
Kendinizi filozof olarak görüyor musunuz. Neden?
Kendimi filozof olarak görmüyorum. Röportajı çok ciddiye almamıştım açıkçası, bu kadar çok izleneceğini tahmin edememiştim. Eğitimin felsefesini yapıyorum, yazılar yazıyorum ve insanları eğitmeye çalışıyorum; ancak bir filozof muyum bilemiyorum!
Yurt dışı kariyerinize nasıl başladınız?
Londra’ya yüksek lisansa geldikten sonra burada bir okulda öğretmenlik yapıyorum.
En sevdiğiniz şehir ve sokak?
En sevdiğim şehir İstanbul, en sevdiğim şehir Bankalar Caddesi. Londra’yı da çok seviyorum, yalnızca bir şehir sevdiklerini arkada bıraktığında kaldırımlarına özlem kazıdığın bir kafesten başka bir şey olmuyor.
Hayatta unutamadığınız bir an var mı?
Kız arkadaşımla ilk tanışma anımız.
Kitap deyince aklınıza ilk gelen eser hangisidir?
Birçok kitap geliyor, aralarından seçmek gerçekten çok zor… Bu soruyu biraz değiştirip, “Sizi en çok etkileyen kitaplar nedir?” diye değiştirmek istiyorum. Soru böylece, Dostoyevski-Karamazov Kardeşler, Nietzche- Böyle Buyurdu Zerdüşt, Sartre-Bulantı, Heidegger-Varlık ve Zaman, ve Camus-Yabancı şeklinde olur.
Sizin için hangi film efsanedir?
Tarkovski-Stalker, muhteşem bir filmdir. Diyalektiğin en iyi işlendiği senaryolardan biri.
Kitap yazmak için ilham mı daha önemlidir, bilgi mi?
İkisi de önemlidir. İlhama sırtınızı dayarsanız asla kitaplarınızı bitiremezsiniz. Çünkü ilham nadiren gelir ve bu nadirlik de metnin hikayesindeki bütünlüğü bozar. Kimse oraya buraya savrulan bir hikayenin içinde kendini var edemez. Bu yüzden düzenli aralıklar ve sık sık (neredeyse her gün) mesai yaparcasına yazmak gerekiyor.
Bu aralar en çok dinlediğiniz şarkı nedir?
Fikrimden geceler yatabilmirem… Selda Bağcan. Parçanın ismini hatırlayamadım. Ayrılık’tı sanırım…
Çocukken meslek hayaliniz neydi?
Bilim insanı olmak istiyordum. Çok uzun süre de bu hedefim sürdü. Fizik Öğretmenliği okudum, ancak artık bilime karşı bu derece aşk hissetmiyorum, felsefe beni daha çok içine çekti.
İngilizce eğitimleri vermeye ne zaman başladınız? Neden?
İngilizce eğitimi vermeye, ekstra kazanç olması için başladım. Çünkü öğretmenlik bilgilerim üniversite eğitimimden dolayı mevcut ve ben de yüksek lisans öğrencisi olarak eğitim vermek istemiştim. O günden beri neredeyse her gün öğrencilerimle dersler yapıyoruz.
Son olarak gençler için tavsiyeleriniz nelerdir?
Gençler instagramdan biraz kendilerini uzaklaştırmak zorundalar. Sosyal medya muhteşem bir beyin yıkama aracı, eskiden televizyonlara aptal kutusu derlerdi, ancak şu anda bu akıllı telefonlar gerçekten de bazı insanlardan daha akıllı hale geldi. Kitap okumak, spor yapmak ve sigara içmeyi bırakmak herhangi birine verebileceğim en iyi tavsiye olurdu.