Sapanca gölünün ve Samanlı dağlarının huzur veren ikliminden kalkıp gönül coğrafyamızın Halep, Hama, Humus ve Şam gibi Suriye’nin harabeye çevrilen şehirlerine doğru yolculuğa çıktı. Sapancalı gazeteci-yazar Kenan Alpay, sınırları aşan bir empati ve gerçeklik çağrısı için çıktığı bu yolculukta sadece yakılıp yıkılan şehirlere bakmakla kalmadı, bu şehirlerde yaşayan insanların acılarını anlamaya, kimi mezara kimi bilmediği mekanlara sürüklenen Suriye halkının maruz kaldığı yıkım ve kayıpları yazıya dökmeye çalıştı.
Bu yazıda, Rusya-İran ve Esed rejimi tarafından hayalete çevrilen şehirlerin, açık hava hapishanesine çevrilen Suriye’deki 13 yıllık savaşın ağır tahribatları arasında yaşanan acıları, umutları ve insanlığa yansıyan vicdan yükünü Kenan Alpay’ın kaleminden okuyacaksınız.
Kenan Alpay, Sapanca’da doğup büyüyen ve eğitimini burada tamamlayan bir sosyolog ve yazardır. Kemalettin Sami Paşa İlkokulu, Alaçam Ortaokulu ve Sapanca Endüstri Meslek Lisesini bitirdikten sonra 1988’de İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümüne adım attı ve 1993 yılında mezun oldu. 1997’de Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde “Hareket Dergisindeki Yazılarıyla Nurettin Topçu ve Anadolucu Milliyetçilik” üzerine yazdığı tezle yüksek lisansını tamamladı.
Yazı hayatına 1991 yılında kısa kitap tanıtımları ile başlayan Kenan Alpay, 1991’den bugüne kadar Haksöz dergisinde aylık yazılar yazdı ve Ekin Yayınlarında editörlük yaptı. Ekim 2010’dan itibaren haftada iki gün, Yeni Akit gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 28 Şubat postmodern darbesi döneminde kurucularından olduğu ÖZGÜR-DER’in halen Genel Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdürmektedir. Evli ve dört çocuk babası olan Alpay, İstanbul’da yaşamaktadır.
Kenan Alpay, 19-20 Aralık 2024 tarihlerinde Humus’un Halidiyye bölgesi ile Şam’ın Cobar ve Yermük bölgelerine yaptığı ziyaretlerden edindiği izlenimleri, Sapanca INFO okurları için sağlam bir empatiyle kaleme aldı. Bu yazısında, savaşın gölgesinde hayata tutunmaya çalışanların sesini duyuruyor ve insanlık adına unutulmaması gereken gerçekleri gözler önüne seriyor.
8 Aralık’ta Suriye’nin başkenti Şam’da 61 yıllık zulmü ve kanlı bir istibdadı temsil eden Baas rejimi yıkılmasıyla birlikte bölgemizde yeni bir dönem başlamış oldu. Babası Hafız Esed gibi Suriye halkına derin acılar, telafisi imkansız kayıplar yaşatan Beşşar Esed son 13 yılda Rusya ve İran ordularının verdiği devasa desteğe rağmen bütün kurum ve kadrolarıyla çöktü. Beşşar Esed’in ailesi ve kurmay kadrosunu da yanına alarak Rusya’ya ait bir uçakla Moskova’ya kaçması tarihin büyük kırılmalarından birine işaret ediyordu.
Ülkenin hemen her şehrinde devasa nitelikte inşa edilen ve her birinden korkunç işkencelerle katledilmiş binlerce insanın cesedinin fışkırdığı cezaevlerinin boşaltılması sonucu Suriye tam bir bayram havasına girmişti. Gerek Baas Rejimine karşı direnen mücahidler gerekse Baas rejiminden kurtulmak için gün sayan halk camilerde, meydanlarda şükür secdesine kapanıyor, dualar ediyor, marşlar söyleyip sevincini coşkusunu bütün dünyaya ilan ediyordu.
Suriye devriminin üzerinden henüz on gün geçmişti ki biz de İstanbul’dan bir grup arkadaşla birlikte İdlib’ten giriş yapıp Halep, Hama ve Humus rotasıyla Şam’a doğru bir yolculuk yapmak üzere harekete geçtik. Küresel ve bölgesel çapta büyük bir şaşkınlığın yaşandığı, Baas rejimin nasıl çöktüğü ve Tahrir-i Şam’ın silahlı direnişinin nasıl başarıya ulaştığı üzerine yoğun diplomatik-siyasi tartışmaların yaşandığı bir vasatta Suriye’de olmayı, bizzat kendi gözlemlerimize dayanarak tahlil yapmayı tercih etmiştik.
Bizi spekülatif tartışmalar değil bizzat Suriye halkının yaşadığı acılar, maruz kaldığı kayıp ve yıkımlar ilgilendiriyordu öncelikle. Bu sebeple Suriye halkının 8 milyonu aşkın bir bölümünü Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Avrupa ülkelerine sürükleyen, çoluk çocuk boğulmayı göze alarak Akdeniz sularına açılmaya itekleyen sebepleri yerinde görmek istedik.
Beşşar Esed namına çalışan bir dizi Youtuber’in aldatıcı mizansenlerini bir kenara bırakıp büyük şehirlerin bulvarlarından arka sokaklarına, mülteci kamplarından kırsal bölgelerine değin adeta Suriye’yi karış karış gezdik. Son derece kısıtlı elektrik verilen, moloz yığınları ve çöp dağlarıyla çevrilen şehirlerde Suriye parasının pulda daha değersiz olduğu çarşıları, pazarı gezip çaresizliğe mahkum edilen milyonlarca Müslümanın sabrını, azmini ve kararlılığını gözlemledik.
Humus’ta medfun bulunan büyük sahabelerden Halid Bin Velid’in kabrini ziyaret ettik, Halep Kalesi etrafında güle oynaya koşuşan çocukların-gençlerin arasından geçip Şam’daki Emeviyye Camii’nde cemaatle saf tuttuk, hutbe dinledik ve Ümmet-i Muhammed için el açıp dualar ettik. İstanbul’dan Şam’a, Bursa’dan Humus’a, Antep’ten Hama’ya, Trabzon’dan İdlib’e, Diyarbakır’dan Rakka’ya, Sakarya’dan bütün bir Suriye’ye selamlar, sevgiler, dualar götürdük. Tebessümle, ikramla, dua ve muhabbetle mukabele gördük. Kardeşliğimizin daim ve kaim olması için sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın öğütlerine sıkı sıkıya sarılmaktan başka hiçbir çıkışımızın olmadığını karşılıklı olarak teyid ettik.
Çok yakında Şam ve Halep’e İstanbul ve Ankara’dan uçak seferlerinin başlayacağına ilişkin müjdeli haberle coşkumuz arttı. Umre ve Hac için karayolu seferlerinin hazırlıklarına dair yetkililerden haber bekliyoruz.
Velhasıl her yaştan Sapancalılar için de pek çok zorluktan sonra Şam’ın, Halep’in, Hama ve Lazkiye’nin yolu açıldı, ışıklandı ve kolaylaştı. Sadece coğrafi olarak komşu değiliz ondan önce ve esasen iman kardeşiyiz ve kalplerimizi salih amellerle güzelleştirmek için birbirimiz daha çok sevmek üzere bütün vesilelere sarılmalıyız.
Allah-u Teala’nın bizlere merhamet etmesini istiyorsak o zaman uzak-yakın, siyahi-beyaz demeden bütün kardeşlerimize merhamet etmeliyiz. Şeytan’ın ürettiği korku ve vesveselerden, Şeytan ve dostlarının davet ettiği ırkçılık necasetinden uzaklaşarak İslam’ın kardeş kılan iklimine doğru sağlam adımlarla koşmalıyız.
Hiç şüphesiz ki Allah- Teala kendisine dayanıp güvenenleri yalnız bırakmaz. O ne güzel vekildir, O ne güzel dosttur.
3 Yorum
Mazlumun, ezilenin,horlananın,çelme takılanın, zulmedilenin yanında olan hakkı haykıran cesur kalem, cesur yürek Kenan ALPAY abimize bizler adına yapmış olduğu ziyaretler izlenimler ve müjdeler için çok teşekkür ediyoruz
Kenan ALPAY hocamız hayatımıza çok olumlu şeyler katmıştır .. İslam’a ve Müslüman ahaliye ciddi katma değer olan yazar çizer düşünürlerden .. Rabbim ilmini cehdini arttırsın, ömrünü bereketlendirsin ..
Teşekkür ederiz. İstifade ettik. Rabb’im emeklerini mükâfatlandırsın.