“Sitem sanma ey Allahım, nedir sevenin günahı” der ya bir şarkıda. Gurbetçi olmak böyle bir şey! Doğduğun toprakları geride bırakıp, mecburiyetlerle özlem dolu duygular arasında sıkışıp kalmak, beklentisiz görünürken içinde umut taşımaktan yorulmak, hiç dinmeyen Sapanca özlemiyle yaşamak demektir. Doğduğun topraklara geri dönemiyor isen yaşadığın yere ‘SAPANCA SOKAĞI’ ismini vermek demektir. Peki Sapancalı gurbetçiler öz yurdunda neden parya?
“Sapanca’yı Sapancalılarla Barıştırmaya Geliyoruz!” diyen Sapanca Belediye Başkanı Nihat Arda ŞAHİN hızlı başladı. Sapanca Teleferik ve Aqua Park giriş ücretlerinde Sapanca’da ikamet edenlere %50 indirim sağladı. Peki, ikameti değil ama DOĞUM YERİ Sapanca olduğu halde diğer İL veya ÜLKELERDE gurbetçi olan, doğduğu topraklara çeşitli zamanlarda ve vesilelerle gelmek için her fırsatı bedel ödeyerek değerlendiren Sapancalıların durumu ne olacak?
Anılarımıza, acılarımıza, hatıralarımıza, türkülerimize, şarkılarımıza konu olan “GURBET”, ‘evden uzakta’, ‘doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer’ ya da mecazi olarak ‘yabancı diyarlarda olma durumu’ anlamına gelir, kalan içinde giden içinde!
1960’lardan itibaren Türkiye, sanayileşme ve ekonomik büyüme hedefleri doğrultusunda büyük bir dönüşüm geçirdi. Anadolu’nun kırsal bölgelerinden büyük şehirlere ve sanayi merkezlerine yapılan iç göçlerin yanı sıra Avrupa’ya ve diğer ülkelere işçi göçleri de hızlandı. 1970’ler ve 1980’lerde Türkiye’nin ekonomik yapısındaki değişimler, göçlerin niteliğini ve gurbetçi toplulukların yapısını etkiledi. Avrupa’da yerleşik hale gelen Türk göçmenler, Türkiye ile bağlarını sürdürerek gurbetçi kültürünü şekillendirdi.
Bu süreç, Türkiye’nin dış politikası ve iç dinamiklerinde önemli bir rol oynadı; gurbetçilerin ülke ekonomisine ve kültürel hayatına katkıları büyük oldu. Bugün gurbetçilik, tarihsel köklerinden beslenen zengin bir kimlik oluşturmuş durumda. Kültürel etkileşimler ve kimlik arayışları, gurbetçi toplulukların sosyal ve kültürel yaşamında hayati bir rol oynamakta, Türkiye’nin çok kültürlü dokusunu güçlendirmektedir. Gurbetçilik, ekonomik bir olgunun ötesinde, kültürel alışverişler ve sosyal dönüşümlerin de aracı haline gelmiştir.
Gurbet kavramının tarihsel gelişimini anlatırken, duygusal derinliğini ve ağırlığını da unutmamak gerekir. Gurbet, sadece fiziksel bir uzaklık değil, aynı zamanda derin bir duygusal yük taşır. Memleket özlemi, sevdiklerinden ayrı kalmanın hüznü ve yabancı topraklarda kök salmanın zorlukları, gurbetin duygusal derinliğini oluşturur.
GURBET; doğduğun toprakları, tanıdığın sokakları, sevdiklerini geride bırakıp yabancı bir diyarda yeni bir hayat kurmak; her şeyin baştan aşağı değiştiği bir düzende var olmaya çalışmak demektir.
GURBET; bir yanda mecburiyetler, diğer yanda ise içindeki özlem dolu çığlıkların yankısıdır; dışarıdan beklentisiz görünürken, içinde dünyalar kadar umudu taşımaktan yorulmaktır.
GURBET; içindeki memleket özlemini hiç dinmeyen bir hüzünle yaşamak, her gününü sevdiklerinden uzakta içsel bir yalnızlıkla savaşarak geçirmek ve yeni hayatında ayakta kalabilmek için geçmişini ve kimliğini koruma mücadelesi vermektir.
GURBET; doğduğun topraklara geri dönemiyor isen yaşadığın yere ‘SAPANCA SOKAĞI’ ismini vermek demektir.
Göç, idari değişiklikler ve Sakarya Doğum Hastanesi bağlamında “Sapancalı Kimdir?” sorusuna cevap ararken bazı zorluklarla karşılaşabiliriz. Anlatmaya çalıştığımız şey sadece bir indirim kampanyası değildir. Hizmetlerin planlanması ve sunulması sürecinde hem İKÂMET hem de DOĞUM YERİ kriterlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekliliğidir. Bu şekilde, gurbetçi Sapancalılar da kendilerini ait hissedeceklerdir. Bu yaklaşımla, hem yerel halkın hem de gurbetçilerin ihtiyaçları daha doğru ve kapsayıcı bir şekilde karşılanabilir.
Bu yaklaşımın benimsenmesi, Sapanca’da ikamet edenler ile gurbette yaşayan Sapancalılar arasında derin bir dayanışma ve karşılıklı destek ortamı oluşturabilir. Böyle bir adım, toplumsal barışı desteklerken insanların birbirlerini daha derinlemesine anlamalarına da yardımcı olacaktır. Gerçek bir aidiyet duygusu yaratır ve hem kökenlerine hem de yaşadıkları yere olan bağlılıklarını pekiştirir. Bu sayede, geçmişin ve bugünün birleştiği güçlü bağlar kurulmasına vesile olur. İnsanların birbirlerine daha yakın hissetmelerini sağlayarak, Sapanca’nın birlik ve beraberliğini daha da güçlendirir.
Vesile ile “Sapancalı Buluşması Projesi” ni Sapanca kamuoyuna tekrar hatırlatmak isteriz.
Bir hatırlatmada aklı, kalbi ve bileği ile Sapancalı olanlar için olacak;
İkametgahları ve doğum yerleri Sapanca olmasa da, Sapanca’ya gönülden bağlı özel insanlar vardır hepimizin hayatımızda. Bu nadide insanlar; Sapanca’nın taşına-toprağına, havasına-suyuna duydukları derin sevgi ve bitmeyen hizmet aşkıyla ilçemize değer katarlar. Sapanca ovasının yaşam kalitesini artıran bu özel insanlar, varlıklarıyla ilçemizin ruhunu besler ve değerlerimizi geleceğe taşırlar.
Bu sebeplerle, bu özel insanlarımız için de ‘Fahri Hemşerilik Beratı“ verilmesini ilgili ve yetkililere önermek istiyoruz.
Görüş ve düşüncelerinizi yorumlar bölümüne bekliyoruz …
1 Yorum
Tarihler 11 Ekim 1985’i gösterirken Artvin dolaylarından göçmüş, Gürcü soylu fakat bir o kadar Türk izdüşümü bir ailenin son çocuğu olarak Sapanca’da dünyaya gözlerimi açtığımda;aynı zamanda memur çocuğu olduğumdan dolayı ve hâlihazırda memur olan birisi olarak ,Türkiye’nin birçok şehrinde yaşamış biri olarak kendimi tanımlayan ilk şeyin Sapancalılığım olması benim için hiç de şaşırtıcı değildi açıkçası. Görev yaptığım Ankara ili Yenimahalle ilçesinde Sapanca Sokağının varlığı bile beni garip bir mutluluğa sevk etti doğrusu.Sapancayı ve Sapancalıları her özlediğimde gidebileceğim bu kadar yakınlıkta bir Sapanca olması Ankara gurbetinde beni bir nebze de olsa rahatlatmaya yetti. Ha bu arada tabiki en hakiki Sapancalılık duygusunu Ankara’da hissedebileceğiniz tek kişi de değerli abim Murat Küçükbalkaya’ya da selam ve sevgilerimi göndermeden edemeyeceğim:)