Büyüklerimize Sapanca’nın neden dağlara kurulduğunu sorduğumuzda hep aynı cevabı alırız: “Sıtma.” Bir zamanlar bataklıklardan yayılan bu ölümcül hastalık, halkı düzlüklerden kaçmaya zorladı. 1933’te gazeteci Ragıp Kemal Cantürk, bu amansız mücadeleyi Akşam Gazetesi’nde yazdı. O günlerin zorluklarını ve sıtmaya karşı verilen savaşı daha iyi anlamak için gelin, geçmişe bir yolculuk yapalım.
İnsanlık tarihi boyunca salgın hastalıklar büyük yıkımlara neden oldu. Savaşlar, göçler, kıtlık ve kötü yaşam koşulları hastalıkların yayılmasını hızlandırdı, toplumların kaderini değiştirdi. Bu salgınlardan biri de ‘sıtma’ idi.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sıtma ile Mücadele
Bu hastalık, insanlığın en eski düşmanlarından biridir. Özellikle tarım yapmaya başlayan yerleşik toplumlar için büyük bir sorun oldu. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı ordusu ve halk bu hastalıkla boğuşuyordu. Özellikle sıcak ve bataklık alanlarda salgınlar artıyor, askerler ve köylüler hastalıktan kırılıyordu. Devlet elinden geleni yapmaya çalışıyordu ama savaşlar, ekonomik sıkıntılar ve zor yaşam koşulları nedeniyle önlemler yeterli olmuyordu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında da durum pek farklı değildi. Savaşın getirdiği yıkım, sağlık altyapısındaki eksiklikler ve halkın bilinçsizliği sıtmanın yayılmasını kolaylaştırdı. Ancak yeni kurulan devlet, bu hastalığa karşı adeta seferberlik ilan etti. Halkı bilinçlendirmek, ilaç dağıtmak, bataklıkları kurutmak gibi pek çok önlem hayata geçirildi.
Sapanca’da Sıtma Mücadelesi: 1933’te Neler Yaşandı?
Cumhuriyetin ilk yıllarında Sapanca’da sıtma ile mücadele nasıl bir boyut kazanmış, neler yapılmış, hangi politikalar uygulanmış? Gazeteci Ragıp Kemal Cantürk’ün 2 Teşrinievvel 1933 tarihinde Akşam gazetesinde yaptığı değerlendirmeleri okuyucularımıza aktararak, bu tarihi mücadelenin izlerini günümüze taşımak istiyoruz;
“Sapancanın mühim dertlerinden birisi olan sıtma belâsı hamdolsun kâmilen zail olmuş gibidir. Yalnız bazı köylerde mücadeleye devam edilmektedir. İki ay evvel bura sıtma mücadelesine Mersin sıhhiye müdürü doktor Fazıl bey gönderilmiştir. Fazıl bey bu müddet zarfında Kirazcılardaki (400) metrelik kanalı temizlemiş ve genişletmiştir. (Uzunkum) un önündeki bataklığıda doldurtmuştur.
Sapancayı her sene tehdit eden seylâbın önüne geçmek için (Yedigöz) den (İstanbuldere) altındaki Çayiçi deresine kadar (700) metrelik bir kanal açtırılacaktır.
Bugünlerde Adapazarı, Sapanca ve İzmitte müthiş bir sivrisinek hücumu belirmiştir! Bunun da sebebi şu sıralarda yağan yağmurların teşkil eyledikleri gölcüklerdir.. Ahmediye köyü civarında Cebran bataklığının kurutulması köylerden bir müteahhide ihale olunmuştur. Bu ameliyat parasız olacaktır. Çünkü burayı kurtaran adam beş sene oradan intifa edecektir.
Geçen sene Sapancada 1388 sıtma varken bu sene (533) e inmiştir! Eski mücadele reisi zamanında yapılamayan işler yeni mücadele reisinin himmetile yapılmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Yalnız Sapanca gölünün mecrası Adapazarı civarında taşarak gölcükler husule getirmektedir ki bunların kurutulması küçük mesai ile bittabi kabil değildir. Maahaza doktor Fazıl beyin gayreti ve reisleri Abdurrahman beyin vazife aşkile daha işler yapılacaktır.
Sıtma mücadelesinin ehemmiyeti hakkında söz söylemek fazladır. Memleketimizin hemen her tarafı sıtmalı olduğundan vilâyet sıhhiye müdürlerinin bu mücadeleye vakıf olmaları şarttır. Sıhhiye vekâleti bu noktaya ehemmiyet verdiğinden umum vilâyet sıhhiye müdürleri ile tabiplerini evvelâ sıtma mücadelesine sevkeylemesi ve sonra da Ankarada hıfzıssıhha mektebine göndermekte olması cidden takdire şayandır.”
Kaynak
Ragıp Kemal, “Sapanca’da sıtma mücadelesi iyi netice veriyor”, Akşam, 2 Teşrinievvel 1933, s. 10.
Ragıp Kemal Cantürk’ün Gezi Yazılarında Sakarya Yöresi
Osmanlı’nın Son Zamanları Cumhuriyet’in İlk Çeyrek Asrında Sıtma Salgınına Karşı Verilen Mücadelenin Mahiyeti
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Kocaeli Vilayetinde Sıtma Mücadelesi (1923-1938)