Sapanca INFO

Sapanca Ormanlarındaki Sessiz Çete: Mantarlar

Güneş, Samanlı Dağları’nın ardına çekildiğinde, Sapanca ormanlarında bir devinim başlar. Kuşlar susar, fısıldaşan yapraklar karanlığın koynuna çekilir ve işte o anda bir çete uyanır: Mantarlar. Ne silah kuşanırlar, ne tehdit savururlar… Ama dokundukları her şey onların yasalarına göre şekillenir. Bu sessiz çetenin izini sürmeye hazır mısın?



The Last of US dizisi, mantarları bedeni ele geçiren, zihinleri zombileştiren distopik bir tehdit olarak sunmuştu. Ama gerçek dünya da mantarın hikâyesi olağan üstüdür; istilacı değil düzen kurucudur, sessiz ama vazgeçilmezdirler.

Hani derler ya, “yerin kulağı vardır” diye… İşte o kulaklar, aslında bu çetenin telleridir. Köklerin arasından sinsice yayılır, ağaçların sırrına ortak olur. Kimseler görmez ama her şey onlara bağlıdır. Şimdi gelin, bu yeraltı çetesinin izini birlikte sürelim. Ne işler çeviriyorlar, nasıl yaşıyorlar, Sapanca’nın toprağına nasıl kol kanat geriyorlar… Gelin beraber kulak verelim.

Bu çete öyle sokak arası kabadayılarına benzemez. Ne bağırırlar, ne gövde gösterisi yaparlar. Mantarların gerçek bedeni, toprak altındaki “misel” adını verdiğimiz incecik liflerden oluşur. Gözümüzün gördüğü mantar şapkaları, aslında bu yeraltı çetesinin meyvesidir. Gövdesi görünmez, köklerin arasından kilometrelerce uzanır.

Bu Misel Ağı, mantarların hem haberleşme hattı hem de ulaşım şebekesidir. Ağaçlarla konuşur, besin taşır, ormanın iç dengelerini sağlar. Atalarımızın “toprağın dili” dediği bu ağa bilim insanları “doğanın interneti” diyor.

Bu çete üyeleri yalnız başına iş görmezler. Ormanın devleriyle yani ağaçlarla sürekli iş birliği içindedirler. Bilim insanları bu gizli ortaklığa da isim bulmuş, “mikorizal simbiyoz”.

Mantar, toprağın derininden suyu ve minerali çıkarır, ağacın köküne sunar. Ağaç da karşılığında mantara şeker verir, güneşte pişirdiği karbonları pay eder. Ne kimse görür bu alışverişi ne de biri diğerine borç yazar. Bu ortaklık sayesinde Sapanca’nın ormanları yeşil kalır, dağları nefes alır.

Bazı çete üyeleri ise toprağın temizlik işçileridir. Düşen yaprakları, ölü dalları, hayvan artıklarını sabırla çürütür, doğaya geri kazandırır. Onlar olmazsa toprak tıkanır, orman kokusu kalmaz.

Bunlar, “çürükçül mantarlar” dediğimiz türlerdir. Kimisi toprağı havalandırır, kimisi hastalığı bastırır. Yani bu çete sadece dostluk değil dönüşüm de sağlar. Ölü olana yeniden hayat verir. Her bir üyenin görevi bellidir, hiçbir işleri rastgele değildir.

Lakin her çetede olduğu gibi aralarında hainler de vardır. Ağaçlara yapışıp onları hasta eden, gücünü sömüren “parazit mantarlar” da çıkar aralarından. Bu yüzden mantar deyip geçmemek gerekir. Dost olanı da var, düşman olanı da. Toprağın altındaki düzen, bazen ince bir ipliğe bağlıdır.

Bu sessiz çete, her mevsim başka üyeleriyle sahne alır, Sapanca ormanlarında;

Kanlıca Mantarı (Lactarius deliciosus): Çete içinde en saygı göreni, güvenileni, toprağın ve yerel halkın en sadık müttefikidir. Ne yağmurdan korkar, ne rüzgârdan. Çam ağaçlarının kökleriyle de gizli bir anlaşması vardır. Sonbaharın ilk damlası düştüğünde toprağa, turuncu şapkasıyla sahneye çıkar, ormana ve sofralara bereket taşır.

Çam Mantarı (Suillus luteus): Sessiz çetenin en sinsi üyesidir. Ormanda iz bırakmadan hareket eden, gölgeye saklanan ama ekosistemin bel kemiği olan sadık bir üye… Konuşmaz, görünmez ama orman onun sayesinde nefes alır. Hafif yapışkan şapkasıyla toprağın üstünde kendini belli eder. Ancak asıl işi derinlerde, çam köklerinin arasında başlar. Sessizce sarılır, mineralleri çeker, besin taşır. Ağaçlar onun sayesinde büyür, toprak onunla güçlenir. Ne gösteriş peşindedir, ne dikkat çekmek ister. Yalnızca görevini yapar, kendini unutturur ama vazgeçilmezdir. Sessizce gelir, işini tamamlar ve karanlığa geri çekilir. Çünkü asıl liderler en az konuşanlardır.

Tirmit (Clitocybe geotropa): O, doğanın içindeki sessiz müttefiktir. Kimseye kendini zorla kabul ettirmez ama toprağın kadim döngüsüne kendini ustaca yerleştirir. Ama çetenin her üyesi gibi ona da bilgiyle yaklaşılmalıdır. Bazıları onu sofraya taşır, bazıları onu hiç dokunmadan geçer. Çünkü mantarlar yalnızca göze değil akla da hitap etmelidir. Bileni besler, bilmeyeni yanıltır.

Kuzu Göbeği (Morchella esculenta): Sessiz çetenin en nadir üyesidir. İlkbahar geldiğinde, toprak bir sırrını açığa çıkarır. Her mantar kolay bulunmaz ama Kuzu Göbeği ender, kıymetli ve sakınılması gereken bir üye olarak toprakta belirir. Sakıncalı taklitleri fazladır. Bulan bayram eder, sofralar şenlenir. Ama onu yanlış tanıyan, bilmeden toplayan zararını da görür. Şanslı olan bulur, bilgili olan toplar, sabırsız olan kaybeder.

Ölüm Meleği (Amanita phalloides): Sessiz çetenin ölümcül casusudur. Görünüşü aldatıcıdır; zarif, soluk yeşil şapkasıyla ormanda süzülür. Ama ona yaklaşan, onun fısıltısını dinlemeyen geri dönemez. Ne saldırır, ne kaçırır, yalnızca bekler. Sapanca’nın gölgelerinde pusuda durur. Kendi kaderini bilmeyenleri sessizce cezalandırır. Ne kadar güzel görünse de, her zaman uzak durulması gerekir. Bazen gerçek tehlike en masum görünenden gelir.

Şimdi bir şey diyeyim mi? Mantar toplamak sadece sepet doldurmak değildir. Ormanla bir anlaşma yapmaktır. Onu yerinden koparmadan önce düşünmek gerekir. Bu canlı, ormanın dengesinde neyin parçasıdır? Hangi kökün can yoldaşıdır?

Bilinçsizce yapılan her toplama, bir Misel Lifini koparır. Toprak bunu belli etmez ama kalbinden vurulmuşa döner. İşte bu yüzden mantar toplarken dikkat edilmesi gerekenler vardır:

Mutlaka tanıdığınız ve güvenli olan türleri alın. Mümkünse kökünden sökmeyin, bıçakla nazikçe kesin. Şüpheli mantara sakın dokunmayın. “Bilmiyorsanız, ellemeyin” demiş eskiler. Bilgili kişilerden öğrenin. Sepet değil, bilgi doldurun. İhtiyacınız kadar alın. Ormanın da nasibi var, hakkı var.

Son Söz: Bu Çeteye Kulak Verin

Köklerin arasında sinsice ilerleyenler, rüzgârla fısıldaşanlar, gölgeye sığınıp toprağın yasalarını belirleyenler. Sapanca’nın gür yeşil örtüsü, onların emeğiyle dokunmuştur.

Bu çeteyi tanıyın. Onlara kulak verin. Ormanın kalbi ancak gerçekten duyanlara konuşur.

Toprağı duyanlara selam olsun.

2 Yorum

Aytaç Şahin 18 Mayıs 2025 at 18:16

Genç kardeşim seni kutluyorum. Günlük hayatta pek önemsemediğimiz mantarın doğa için orman için hayati önem taşıdığını öğrendim bu yazınla. Buna çok ihtiyacımız var yani bilimsel konuların kolay ve anlaşılır şekilde anlatılması. Bu kolay bir iş değil elbette. Çok tebrik eder akademik başarılarının devamını dilerim 😊

Cevapla
Vedat Sevgigör 30 Haziran 2025 at 06:51

Kübra Hanım kardeşim kalemine sağlık, doğa bilimlerini çok severim, keyifle okudum 🙂

Cevapla

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...