Sapanca INFO

Neriman ÇORUH

Neriman ÇORUH; göçün zorluklarını, Sapanca ovasının bereketiyle harmanlayarak ailesine umut olmuş güçlü bir anne. Mücadele, sevgi ve umutla yoğrulmuş bir yaşam hikâyesi… Yetiştirdiği evlat, Türk tiyatrosunun ve sinemasının en önemli temsilcilerinden biri, FES ve KAVUK emanetinin taşıyıcısı.



Sapanca, tarih boyunca kendine özgü kimliği ve değerleriyle ön plana çıkan, köklü bir yerleşim yeridir. Sapanca Ovasının en kadim geleneği, sahip çıkmak ve yetiştirmektir. Bu toprakların insanı yalnızca toprağı değil, hayatı da bağrına basar. Her tohuma, her fidana, her yaşama; emeğini, sevgisini ve duasını katar.

Osmanlı-Rus savaşının ardından, Balkanlar ve Kafkaslardan gelen sürgünlerin yorgun yüreklerine kucak açan Sapanca Ovası, onlar için umut oldu. Sapanca’nın dağları, geride bıraktıkları ana yurtlarını anımsatırken; köyleri, göç yollarının sessiz tanıkları haline geldi. Farklı diller konuşsalar da aynı acıyı paylaşan bu insanlar için Sapanca, geçici bir durak değil yeni bir yuva oldu.

İşte böyledir Sapanca; hem toprağıyla hem de insanıyla sahip çıkar, bağrına basar. Çünkü bu topraklarda her tohum yetişir, her umut yeni bir hikâyeye dönüşür. İşte o hikâyelerden biri de Neriman ÇORUH ’un hikâyesidir.

Ruslara karşı Osmanlının yanında saf tutan Çalıkoğulları, savaşın kaybedilmesinin ardından zorunlu olarak 1877 yılında Kafkasya’dan göç eder.

Kafkasya’dan başlayan uzun ve zorlu göç, nesiller boyunca süren mücadelelerle doluydu. Her adımda bir vatan geride bırakıldı, her durakta yeni bir umut arandı. Ve bu yolculuk, yaklaşık 70 yıl sonra, Reşat ERDOĞAN ile 1915’te henüz 22 yaşındayken Çanakkale Kirte’de şehit düşen Nuri UZUNER ’in kızı Refiye’nin Hacımercan ’da kurduğu yuva ile son buldu. 

Bu evlilik, sadece iki insanın hayatını değil, bir ailenin göç ile sınanan kaderini de nihayete erdirdi. Bir devrin hikâyesi, sıcak bir yuvada huzur buldu.

1942 yılında Neriman dünyaya geldi. Ailenin beş çocuğundan biriydi. Kardeşleri Sevim, Müzeyyen ve İsmet ile birlikte sıcak bir aile ortamında büyüdü. Diğer bir kardeşi olan Osman Nuri, 1989-1999 yılları arasında Sapanca Belediye Başkanlığı yaparak ilçeye hizmet etmişti.

Reşat ve Refiye’nin kurduğu bu aile, sadece köklü geçmişiyle değil, ilçemize sağladıkları katkılarla da bölgemizde saygı gören bir yere sahip oldu.

Hayat, beş kardeşten biri olan Neriman hanımın karşısına, Ardanuç’un Anaçlı köyünden İstanbul’a göç etmiş Artvinli bir ailenin oğlu olan Selami Çoruh’u çıkarır. Neriman hanım, o dönemde Ömerli Barajı yüzünden sular altında kalacak olan Muratlı köyüne gelin gider. 

Selami Bey ve Neriman Hanım, tıpkı soyadlarını aldıkları Çoruh Nehri gibi karşılarına çıkan her engeli aşarak hayat yolunda ilerler. Bu yolculuk, Neriman hanımın hayatında büyük değişimlerin ve mücadelelerle dolu yepyeni bir hikâyenin başlangıcı olur.

1973 yılında, Üsküdar Selamsız Mahallesi’nde dünyaya gelen oğullarına güçlü, cesur ve lider ruhlu bir karaktere sahip olması duasıyla Şevket adını verirler. Ailenin tek çocuğu ve neşe kaynağı olan Şevket, eğitim hayatına Taş Mektep İlkokulunda başlar.

Şevket’in çocukluğu, yaz aylarını geçirdiği Sapanca’daki huzurlu günlerle doludur. Odalarında kuzine sobası yanan o sıcak evde, sabahları anneannesinin kaynattığı sıcak sütü, içine doğradığı ekmeklerle büyük bir keyifle yer. Şehre uzak ama samimiyetiyle hep yakın olan o evin atmosferi, Şevket’in ruhunda silinmez izler bırakır.

Tulum, kemençe ve akordeon sesleriyle tanıştığı bu yıllarda, Sapanca’daki düğünler onun için sadece eğlence değil aynı zamanda yaşamın güzelliklerini keşfettiği anlardır. Şevket, üç ayak oynamayı Samanlı Dağlarının eteklerinde, yüzmeyi ise Sapanca Gölü’nün serin sularında öğrenir. Sapanca’da geçen o renkli çocukluk günleri bugün yaptığı her işte ilham kaynağı olur.

Aile, ilerleyen yıllarda Maltepe’ye taşınır ve Şevket’in hayatın büyük bir kısmını burada geçirir. Maltepe Ertuğrul Gazi Lisesi’nde, enerjik ve esprili kişiliği ile çevresindekileri daha o yaşlardan itibaren etkilemeye başlar.

Mezun olduktan sonra, yeteneklerinin ve hayallerinin peşine düşer. Bu tutku onu Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne götürür. Burada tiyatro eğitimi alarak sahnelerin büyülü dünyasına adım atar. Yıllar içinde birçok oyunda yer alır, sahnede kendini ifade ettikçe güçlenir ve büyür.

Şevket ÇORUH, “kokoreççi” tiplemesiyle bir anda herkesin dikkatini çeker ve büyük bir çıkış yapar. Samimiyeti, içtenliği ve kendine has tarzıyla hızla sevilen bir isim olur. Sinem Üretmen ile sunduğu “Şaka Yaptık” programı da izleyicilerin kalbini kazanmak için önemli bir adım olur. 

Tiyatroya olan derin sevgisi, onu Broadway’in ünlü “Caveman” oyununu Türkiye’ye getirmeye yönlendirir. Oyun büyük beğeni ve ilgi görür. ‘Arka Sokaklar’ da canlandırdığı ‘Komiser Mesut’ karakteriyle milyonların kalbini fetheder. Sinema dünyasında ise Eğreti Gelin, Usta, İnşaat ve Çakallarla Dans gibi önemli filmlerde kendini gösterir.

Şevket ÇORUH ’un tiyatroya olan tutkusu ve bağlılığı, 2017’de Türk tiyatrosunun yeni bir döneme adım atmasına öncülük eder. Tüm birikimini yatırarak Kadıköy’de “Baba Sahne” yi kurar. Bu adım, onun sanata olan adanmışlığının ve tiyatroya katkı sağlama arzusunun en güçlü göstergesidir.

Şevket ÇORUH ‘un tiyatroya olan bu derin bağlılığı onu Türk tiyatrosunun en önemli simgelerinden olan FES ve KAVUK ’un emanetçisi yapar.

Peki, FES ve KAVUK’ un Hikâyesi nedir?

Türk tiyatrosunun iki önemli simgesi vardır: FES ve KAVUK. 

Bunlar sadece sahnede kullanılan aksesuarlar değil, tiyatroya gönül vermiş büyük ustaların bugüne bıraktığı iki değerli emanettir. Her biri, yılların birikimiyle şekillenmiş bir mirastır.

FES, Türk tiyatrosunda ‘Tulûat’ geleneğinin simgesidir. Cumhuriyet öncesi dönemde Kel Hasan tarafından sahneye taşınmış ve İsmail Dümbüllü’ye emanet edilmiştir. Dümbüllü, bu değerli sembolü yıllar sonra Münir Özkul ‘a devretmiş ve Özkul’un ellerinde FES, bir kültür mirası haline gelmiştir. Son olarak bu anlamlı emanet, Müjdat Gezen’e emanet edilir. Gezen ise “Baba Sahne” nin açılışında FES’i, Şevket ÇORUH ‘a devreder.

KAVUK ise ‘orta oyununun’ simgesidir. Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü ‘ye, Dümbüllü ‘den Münir Özkul ‘a uzanan bu değerli miras, Ferhan Şensoy’a devredilmiştir. Şensoy ise KAVUK ‘u Rasim Öztekin’e teslim eder. Öztekin, kısa bir süre sonra Harbiye’de gerçekleşen bir törenle KAVUK’u Şevket ÇORUH ‘a devreder.

Acıyı, sevgiyi ve kahkahayı sahnede hayata işleyen bu semboller, Kel Hasan’dan 100 yıl sonra Sapancalı Neriman annenin oğluna emanettir.

Ancak, hayatı mücadele ve emekle yoğrulan Neriman anne, 2024 yılının Ekim ayında, 82 yaşında hayata veda eder.

Neriman ÇORUH, sadece bir eş ve anne değil aynı zamanda Sapanca Ovasının göçle şekillenen kültürünü, umutlarını ve acılarını da simgeliyordu. Onun hayatı, zor zamanlarda kök salan, iyilik ve dayanışmayla yeşeren bir hikâye idi.

Anne ve babasının duasıyla hayat bulan Şevket ÇORUH ise sahnelerdeki her adımında atalarının mirasını yaşatarak, tiyatronun geleceğine sahip çıkmaya devam ediyor.

Neriman ÇORUH annemize Yüce Allah’tan mağfiret, hemşerimiz Şevket ÇORUH ’a ise başarılar dileriz.


Kaynak
Levent Reşat Erdoğan
Sapanca Gazetesi

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...