Sapanca INFO

Sapanca’da Yeni Bir İstilacı Tür: Kokarca Böceği

Her verimli toprak istila edildi, insanlık tarihi boyunca. Neyse ki, her kötülük pis bir koku yayar da, bu sayede mücadele etme imkanı doğar. Bu seferki belamız altı bacaklı, iki kanatlı, sessiz, sinsi ve istilacı. Kaynaklarımızı yok ediyor, hatta turizme de zarar veriyor. “Kokarca Böceği”, namı diğer “osuruk böceği”. Eeee … ne de olsa Sapancalıyız, beladan korkacak, kaçacak halimiz yok ya! Neler yapabiliriz, beraber bakalım mı?



“Sapanca’ya tatile giden çift, kokarca böcekleri yüzünden gece yarısı İstanbul’a geri dönüyor!” başlıklı paylaşımlar sosyal medyada dolaşmaya başlayınca, biz de Sapanca INFO olarak bu duruma kayıtsız kalamadık ve hemen klavyenin başına geçtik.

Gelin, yeni istilacımızı biraz daha yakından tanıyalım!



2017’de Sarp Sınır Kapısından sessizce ve gizlice ülkemize süzülen bir “misafirimiz” var, adı: Kokarca Böceği. Bilimsel adıyla Halyomorpha halys, aslen Doğu Asya kökenli bir zararlı olarak biliniyor.

Ama sakın “misafir” dedik diye sevimli biri sanmayın! Bu, tam anlamıyla bir baş belası! Usulca gelir, her köşeyi kapar, her fırsattan faydalanır ve yayıldıkça yayılır, tıpkı kaynaklarımızı paylaşmak istemeyen kötü bir yatırımcı gibi!

Kokarca böceği, Gürcistan’dan yola çıkarak önce Artvin’in başına bela oldu. Ardından, Doğu Karadeniz’i, Batı Karadeniz’i ve Marmara’yı turlayarak nihayet Sakarya’ya ulaştı; Sapanca ‘da görünmesiyle de endişelerimizi artırdı.

Ne topraktan geri durur, ne sudan! Kapıyı kapatsan, bu sefer pencereye yanaşır; pencereyi kapatsan, ufacık bir çatlak bulur, oradan sızar. Bir bakmışsın bahçede, bir bakmışsın evde, hatta bungalovlarda bile!

Üstelik biraz sıkıştırdın mı, aman aman! Öyle bir koku salar ki, anlatılmaz, yaşanır. Zaten adı boşuna kokarca değil! Halk arasında “osuruk böceği” derler ya, kokusuz olacak hali yok tabii! Yani bu böcek geldi mi, evin de bahçenin de tadı kaçar, geriye bi’ nefeslik kaçış bırakmaz.

Fındığın tadı tuzu kalmaz, cevizin dalı eğilir, boynu bükülür. Ağaçların dalları kırgın, sebzeler desen zaten perişan. Hem sessiz hem de iş bitirici bu misafir 200’den fazla bitki türünün öz sularını emer, soldurur, kurutur. Salgısı ile de hayatta kalanları işe yaramaz hale getirir.

Erginleri 12–17 mm uzunluğunda, 8 mm genişliğinde, kahverengimsi veya grimsi, benekli tanımlansa da boyut ve renk olarak değişkenlik gösterir. Dişi kokarcaların bir yaprağın üzerine tek seferde 28 yumurta bırakabilmesi ve bir sezonda toplamda 3.000 yumurta üretme kapasitesine sahip olmaları, bu zararlının hızla çoğalmasına neden oluyor, düşünün artık! Ailecek bir araya geldiklerinde 29 gün de bir fındık ağacını kurutabiliyorlar! Geriye de sadece koca bir “ah” bırakıyorlar …

Sıcak iklim koşulları, kokarca böceklerinin popülasyonlarının hızla artmasına neden oluyor. İnsan faaliyetleri aracılığıyla geniş alanlara yayılmaları da bu durumu kolaylaştırıyor. Günde 30 kilometreye kadar uçabilen kokarcalar, artık Sakarya bölgesinin dört bir yanında kendini gösteriyor.

Kokarca istilası, tarım sektörü için ciddi bir tehdit iken turizm içinde sorun olmaya başladı. İnsanlara ve hayvanlara herhangi bir zararları yok ama hava sıcaklığı 15 derecenin altına düştüğünde kışlayacak sıcak bir yer arıyorlar; ahır, ev fark etmez, hele bir de sıcak havuzlu – şömineli bungalov olursa, değmeyin keyfine! Rezervasyon bile yapmaya gerek duymuyorlar …

Başımıza bu da mı gelecekti? Maalesef geldi. Ee, ne yapalım, Sapanca’nın son belası da bu oldu. Biz misafirperveriz ama böylesine de pes vallahi! Bu istilacı tür, sanki bir ordu kurmuş, el ele verip güzel ilçemizi alt etmeye niyetlenmiş, belli! Ama yok öyle yağma! Ne de olsa Sapancalıyız, beladan korkacak, kaçacak halimiz yok ya!

Kaynaklarımızı paylaşmadan sömürmek için gelen davetsiz misafirlere “hoş geldin” demek yerine “hoşt çakal” demenin yollarını birlikte arayalım! Hadi bakalım, neler yapabiliriz, beraber bakalım!

Birinci silahımız belli: eski usul, mekanik bir savaş! Elimize süpürgeyi alıp, evin dört bir köşesinde adeta bir define avına çıkar gibi dolanacağız. Her köşe bucak, bilinmeyen diyarlara yapılan bir keşif seferi gibi didiklenecek. Davetsiz gelen bu misafir kıstırılacak ve kapı dışarı süpürülecek!

Sonra, biyolojik mücadele tabii! Doğanın dengesini bozmadığımız sürece her şey mümkün. Alırsın yanına tavukları, ördekleri; kokarcaya karşı bir ordu kurarsın. Doğanın dengesini de bozmayacağız ama, dengesizleştireni de affetmeyeceğiz! Biz doğaya kulak verelim, o bize her zaman bir çözüm sunar.

Ha bir de, bioteknik mücadele var işin içinde, bildiğin kurnazlık! Misafiri kandırmanın peşine düşeceğiz. Feromon tuzakları diye bi’ şey var, bu böcekler “aha burası şahane!” diye düşünsün, gelsinler, gelsinler ama nereye geldiklerinin farkına bile varamadan tuzağa düşsünler. Bizimki bir nevi buluşma daveti, ama misafir değil, ava gelen avlanır hesabı.

Geldik kimyasal mücadeleye! İşte burada frene basmak lazım. Tamam, o “osuruk böceği” dediğimiz kahverengi kokarcanın icabına bakacağız ama doğaya zarar vermeden. Yani, ilaçlamada ölçü bilmezsek, başımıza daha büyük işler açarız. O yüzden, bir bilene danışalım, Tarım İlçe Müdürlüğü’ne soralım.

Hadi bakalım, bu mücadeleyi kazanmak için siz de fikirlerinizi paylaşın!

Kaynak
Kahverengi Kokarca Böceği İstilası ve Alınabilecek Önlemler

Kahverengi kokarca ile mücadele – KAMU SPOTU
Türkiye’de Yenir Bir İstilacı Polifag Zararlı, Kahverengi Kokarca
Türkiye’de İstilacı Kahverengi Kokarca
Kahverengi kokarca (Halyomorpha halys)
Sakarya’da Kokarca Böceği İstilası

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...