Başkentin sessiz tanığı, zamanın ölümsüz anıtı, taşların arasına sıkışmış binlerce hikayenin muhafazakârı Ankara Kalesi ‘ni Sapanca INFO okurları için ziyaret ettim.
Ankara’nın en çok sevdiğim yerlerinden birisidir Ankara Kalesi. Burayı neden mi çok seviyorum? Çünkü müthiş bir hikayesi var.
Midas’ın rüyasındaki ilahi ses ona “Topraklarında bir gemi demiri ara ve o demirinin bulunduğu yere bir şehir kur, bu şehir sana mutluluk getirecek” demiş. Bunun üzerine Kral Midas, adamlarına bölgede “gemi demiri” aranmasını emretmiş. Adamlarından biri bugünkü Ankara Kalesi’nin bulunduğu yerde, bir gemi demiri bulmuş. Demirin bulunduğu yere rüyada söylendiği gibi bir şehir kurulmuş, kurulan şehrin adına ise gemi demiri anlamına gelen “Ankira” ismi verilmiş.
Yazdıklarımın bir efsane olup olmadığını bilmiyorum ama şimdiye kadar bulunan kalıntılar da şehrin Frigler döneminde kurulduğunu destekliyor. Lidyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti derken Ankara, 3.000’den fazla yıldır içinde yaşanılan bir kent.
Anadolu’da artık yaşamayan belki binlerce kent var ama Ankara hala ayakta. Ankara, bu kadar uzun ömürlü olmasını, son derece iyi seçilmiş bir yere sağlamca inşa edilmiş kalesine borçlu gibi.
Ankara Kalesi; bir zamanlar savaşın ve savunmanın sembolüydü. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin elinde bir koz olarak kullanıldı. Her surun ardında bir hikaye, her taşın üzerinde bir iz taşır. İç kale, geçmişin yankılarını, savaşın yorgun sesleri ve yaşamın umut dolu çığlıkları barındırır. Dış kale ise geçmişin koruyucu kollarının uzandığı açık bir kucaktır; şehri sarıp sarmalar ve onu zamanın akışına karşı korur.
Ankara Kalesi; birçok medeniyetin izlerini taşır. Her bir taş, farklı kültürlerin ve insanların bir araya geldiği bir buluşma noktasıdır. O, Hititlerin gizemli gülüşlerini, Romalıların cesur kahkahalarını ve Osmanlıların sevinç çığlıklarını yansıtır. O, zamanın akışını yansıtan bir ayna gibi; geçmişle gelecek arasında köprü kurar, tarihin sonsuz döngüsünü hatırlatır.
Sizin de Ankara kalesini görmenizi tavsiye ederim? Çünkü;
Şehrin Sembolü Yapılarından Biridir:
Sadece Ankara’nın değil aynı zamanda Türkiye’nin tarihî ve kültürel mirasının bir parçasıdır. Bu sebeple Anadolu’nun zengin tarihî geçmişini de yansıtan bir simgedir. Geçmişte savaşın, barışın, zaferin ve yenilginin şahidi olmuştur.
Tarihin Derinliklerine Yolculuk:
Kalenin tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır ve Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları gibi birçok farklı hükümetin egemenliği altında önemli roller üstlenmiştir. Özellikle Selçuklu Sultanı Alparslan döneminde kalenin anıtsal giriş kapısının yapıldığı ve güçlendirildiği bilinmektedir. Ankara Kalesi, tarih boyunca stratejik bir askerî garnizon olarak kullanılmış ve kentin savunmasında kilit bir nokta olmuştur.
Kültürel ve Sanatsal Etkinlikler:
Ankara Kalesi, kültürel ve sanatsal etkinliklerin bir araya geldiği bir merkezdir. Bu etkinlikler, şehrin dinamik kültürel yaşamına katkı sağlar ve ziyaretçilere unutulmaz deneyimler sunar. Bu nedenle kaleyi ziyaret edenler, sadece tarihi bir yapı değil, aynı zamanda şehrin kültürel ve sanatsal canlılığını da keşfetmiş olurlar. Konserler ve Müzik Etkinlikleri, Sergiler ve Sanat Etkinlikleri, Festival ve Gösteriler, Tiyatro ve Performans Sanatları, Eğitim ve Atölye Çalışmaları Ankara Kalesi’nin kültürel ve sanatsal etkinlikler açısından önemini vurgular.
Fotoğraf Çekmek İçin İdeal Bir Nokta:
Kale 360 derece fotoğraf çekmeye ve tüm Ankara’yı tepeden seyretmeye uygun, fotoğraf tutkunları için eşsiz bir çekim noktasıdır. Kaledeki eski yapılar, tarihi detaylar ve muhteşem manzara, unutulmaz kareler yakalamanızı sağlar. Bir yanda taş sokaklar, bir yanda tarihî kapılar, her yer estetik, her yer orijinal.
Muhteşem Ankara Manzarası:
Kale, Ankara’nın muhteşem manzarasını sunar. Gün batımında veya şehrin ışıkları altında, kaleye çıkıp başkentin siluetini izlemek unutulmaz bir deneyimdir. Şehrin tarihi ve modern yapılarını bir arada görmek, Ankara’nın ruhunu yakalamak için harika bir fırsattır.
Sonuç olarak Ankara Kalesi, sadece bir yapı değil aynı zamanda bir zaman makinesidir. Onu ziyaret etmek, tarihî bir yolculuğa çıkmak ve geçmişin izlerini takip etmek demektir. Bu yolculuk, tarihin derinliklerine dalmak ve geçmişin sırlarını keşfetmek için eşsiz bir fırsattır.