Ziynet eşyalarının iadesi davası, evlilik sebebi ile takılan ve kıymetli madenlerden imal edilen takıların hak sahibine iadesi amacı ile açılan davadır. Avukat Yunus Emre ÖĞÜT, “Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat Yükü” konusunda hukuksal görüşlerini Sapanca INFO okurları için paylaştı.
- İspatın Konusu Hakkında Genel Bilgilendirme
- İspat Yükü Hakkında Genel Bilgilendirme
- Ziynet Eşyaları Yargıtay İçtihat Değişikliği
- Kime Takıldığı Tespit Edilemeyen Takıların Durumu
- Ziynet Eşyalarına İlişkin Karineler
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davası İspatın Konusu
- Kadına Ait Olan Takıların İspatı
- Erkeğe Ait Olan Takıların İspatı
- Ziynet Eşyalarının Harcanması Durumunda İspat Yükü ve İade Yükümlülüğü
- Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat Yükü Tablosu
Ziynet eşyalarının iadesi davası, evlilik sebebi ile takılan ve kıymetli madenlerden imal edilen takıların hak sahibine iadesi amacı ile açılan davadır. Uygulamada sıklıkla açılan bir dava türü olmasına rağmen, bu davada hangi vakıaların ispat edilmesi gerektiği, ispat yükünün kimin üzerinde olduğu, hangi hallerde ispat yükünün ters çevrildiği gibi temel hususlara ilişkin internet üzerinde yeterli veri bulunmamaktadır. Ziynet eşyalarının iadesi davasında ispat yükü konulu bu yazımız bu alandaki eksikliği gidermek kaleme alınmıştır.
İspatın Konusu Hakkında Genel Bilgilendirme
İspatın konusu kavramı hangi vakıa veya iddiaların ispat faaliyeti kapsamında değerlendirilebileceğini ifade etmek için kullanılır. Yargılama sırasında ileri sürülen vakıaların ispata muhtaç olması genel kural olmakla birlikte bazı vakıalar ispat şartına bağlı olmayacak bir başka deyişle ispat faaliyeti kapsamında yer almayacaktır.
İspatın kapsamına ilişkin yasal düzenlemeler 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer almaktadır. Kanunun 187.maddesi ispatın konusunu düzenlemektedir.
MADDE 187- İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.
İspat, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek “çekişmeli vakıalar” için girişilecek gereken ikna faaliyetidir. Buna göre tarafların mutabık olduğu hususlar çekişmeli olmaktan çıkacağından ispat kapsamında yer almayacaktır. Yine dava konusu edilen uyuşmazlık konusunu ilgilendirmeyen vakıalar ve herkesçe bilinen vakıalar da ispat kapsamında değerlendirilmeyecektir.
İspat Yükü Hakkında Genel Bilgilendirme
Hukukta ispat yükü: Yargılama faaliyeti sırasında ileri sürülen iddianın kim tarafından ispatlanması gerektiğini ifade eden kavrama ispat yükü denir.
İspat yüküne ilişkin yasal düzenlemeler 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer almaktadır. Kanunun 190.maddesi ispat yükü hususunu düzenlemektedir.
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
İspat yükünde temel kural; ispatın, iddia edilen vakıadan kendi lehine hak çıkaran tarafça yapılması gerektiğidir. Ancak kanuni bir karine mevcut ise karineye dayanan tarafın sadece karineye temel teşkil eden vakıayı ispat etmesi yeterli olacaktır. Hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden taraf ispat yükünü üzerine almış olur.
Ziynet Eşyaları Yargıtay İçtihat Değişikliği
Yargıtay daha önceki yıllardaki içtihatlarında ziynet eşyalarının aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça, evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayıldığını ve artık kadının kişisel malı niteliğini kazandığını içtihat etmişti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1040 E. , 2020/240 K. 04.03.2020 T. künyeli içtihadı ile bu tarihe kadar ilgili daire tarafından verilen içtihattan farklı bir karar vermiş, ziynet eşyaları için özgülenme kriteri getirmiştir. İçtihat değişikliği ile birlikte ziynet eşyasının kime ait olduğunun tespitinde söz konusu ziynetlerin kadına özgü olup olmadığı tespit edilecektir.
Bu yeni içtihada göre özetle: Aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça kadına takılan her türlü ziynet eşyası kadına ait olacak, erkeğe takılan ziynet eşyalarından kadına özgü olanlar dışındakiler erkeğe ait olacaktır. Bir diğer ifade ile küpe, yüzük, kolye, bilezik, halhal gibi kadına özgü olan ziynetler erkeğin üzerine takılmış olsa bile kadına ait olacak, geri kalan (gram altın, çeyrek altın, yarım altın, tam altın gibi) takılar ise kimin üzerine takıldı ise o kişinin kişisel malı olacaktır.
Aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça;
Eski İçtihat | Yeni İçtihat |
Kadının üzerine takılan takılar kadına aittir. | Kadının üzerine takılan takılar kadına aittir. |
Erkeğin üzerine takılan takılar kadına aittir. | Erkeğin üzerine takılan takılar kural olarak erkeğe aittir. İstisna: Erkeğin üzerine takılmış olsa bile takılan ziynet eşyası “kadına özgü nitelikte” ise kadına aittir. |
Ziynet eşyasının aidiyetine ilişkin yukarıdaki tabloda yapılan tespitler fiili karine olup bu karinenin aksi ispat edilebilir. Eşler arasında bu karinelerin aksine bir anlaşma mevcut ise ziynet eşyasının kime ait olacağı bu anlaşma uyarınca belirlenecektir veya takılara ilişkin yerel bir adetin bulunması ve bu adetin mahkemede ispat edilmesi durumunda tabloda bahsedilen fiili karine uygulanmayacaktır.
Kime Takıldığı Tespit Edilemeyen Takıların Durumu
Varlığı ispat edilmesine rağmen kime takıldığı tespit edilemeyen ziynet eşyasında hak sahibinin kim olduğunun tespiti yapılırken öncelikle takılan takının niteliğine bakılmalıdır. Eğer söz konusu ziynet eşyası kadına özgü nitelikte ise (yüzük, küpe, bilezik vs.) ziynet eşyası kural olarak kadının kişisel malı olacaktır. Ancak kadına özgü nitelikte olmayan gram altın, çeyrek altın gibi takıların kimin üzerine takıldığı belirlenemiyorsa aidiyeti ihtilaflı olan bu ziynetlerin eşlerin paylı mülkiyetinde yer aldığı kabul edilir.
“…Somut olayda, varlığı ispatlanan 14 ayar 1 künye, 15 gramdan 2 adet bilezik, 10 gramdan 12 adet bilezik kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan 1 adet tam altın ve 65 adet çeyrek altın ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğunun ispat edilememesi halinde eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir…” (Yargıtay 8HD 2020/944 E.2020/5388 K. 24.09.2020 T.)
Ziynet Eşyalarına İlişkin Karineler
Tabloda belirtilen tespitler yargı içtihatları ile getirilmiş karinelerdir. Bu karineler kesin nitelikte olmayıp aksi ispat edilebilir. Bu karinelerin aksini iddia eden tarafa ispat yükünü üzerine alacaktır.
TARAFLAR BİRLİKTE YAŞIYORSA | KADININ KONUTTAN AYRILMASI DURUMUNDA |
Kadın ziynet eşyalarını üzerinde taşır. Eğer üzerinde taşımıyorsa ziynet eşyaları kadın tarafından muhafaza edilir. | Kadın müşterek konuttan ayrılmışsa kural olarak ziynetleri beraberinde götürür veya evden ayrılmadan önce zaten götürmüştür veya kendi hakimiyetinde olacak şekilde ziynetleri gizlemiştir. İSTİSNA:-Ziynetlerin evde kalması-Kadının fiziksel şiddete uğrayarak evden ayrılması-Kadının evden kovularak ayrılması-Kadının evden hastaneye gitmesi ve bir daha eve dönmemesi |
Yargıtay’ın istikrarlı kararlarına göre: kadın müşterek konuttan olağan koşullarda ve kendi iradesi ile ayrıldı ise ziynet eşyalarını giderken yanında götürdüğü kabul edilir. Zira ziynet eşyaları rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür.
Kadının ortak konuttan ayrılışı iradesi dışında gerçekleşen bir sebepten ileri geliyorsa kadının evden ayrılırken takıları beraberinde götürdüğü karinesi uygulanmayacaktır. Kadının fiziksel şiddete uğrayarak evden ayrılması, kadının evden kovulması, kadının müşterek konutta şiddet gördükten sonra hastaneye gitmesi gibi kadının iradesi dışında gerçekleşen durumlar yargı kararlarına yansıyan örneklerdir.
Yukarıda bahsi geçen karineler ispat yükünün kimin üzerinde olduğunu belirlemekte kullanılır. Karinenin geçerli olduğu durumlarda bunun aksini iddia eden taraf ispat yükünü üzerine alacaktır.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davası İspatın Konusu
Ziynet iadesi için dava açan tarafın öncelikle ziynetlerin varlığını sonrasında ise hak sahibi olduğu ziynet eşyalarının kendisinde kalmadığını ispatlaması gerekecektir.
Kadına Ait Olan Takıların İspatı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/240 K. sayılı ilamı ile kadına takılan her türlü ziynet eşyaları ile erkeğe takılmış olsa bile nitelik olarak kadına özgü olan ziynet eşyalarının (küpe, yüzük, kolye, bilezik) kadının kişisel malı olduğunu belirtmiştir.
Buna göre söz konusu ziynetlerin iadesi davasını açan davacı kadının ziynet eşyalarının varlığını ve bu ziynetlerin davalı kocada kaldığını ispat etmesi gerekmektedir. Bir diğer ifade ile bu konudaki ispat yükü davacı üzerindedir. Ziynet eşyalarının varlığı hukuka uygun her türlü delil ile ispat edilebilir.
Kadın eşi ile birlikte yaşamaya devam ediyorsa, yukarıdaki başlıkta belirttiğimiz karineler uygulama alanı bulacaktır. Buna göre: evlilik birliği içerisinde ziynet eşyalarının kadının üzerinde taşınması veya kadın tarafından muhafaza edilmesi beklenir. Ziynetlerin iadesi için dava açan kadın, ziynetlerin kendisinde olmadığını iddia ediyorsa bunu ispat etmekle yükümlü olacaktır. Bir diğer ifade ile bu konudaki ispat yükü davacı kadın üzerinde olacaktır.
Kadın olağan şartlarda ortak konuttan ayrılmışsa, yukarıdaki başlıkta belirttiğimiz karineler uygulama alanı bulacaktır. Buna göre: kadın müşterek konuttan ayrılmışsa kural olarak ziynetleri beraberinde götürmesi veya evden ayrılmadan önce zaten götürmüş olması veya kendi hakimiyetinde olacak şekilde ziynetleri gizlemesi hayat deneylerine uygun olandır. Ziynetlerin iadesi için dava açan kadın, kendi iradesi ile ortak konuttan ayrılırsa, ziynet eşyalarının zorla elinden alındığını, ziynetlerin götürülmesine engel olunduğunu , ziynetleri daha önce götürme fırsatı elde edemediğini ispatlamak koşulu ile ziynetleri iade alabilir. Aksi halde ziynetler kadının zilyetliğinde kabul edilecektir.
“…Her ne kadar ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyasının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanarak muhafaza edilmesidir. Bunların erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu durumda kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp bozdurulduğunu ispat yükü altındadır…” (Yargıtay 2HD 2021/8547 E.2021/8469 K. 11.11.2021 T.)
“…Olayda, davacı kadın evinden anne ve babasıyla birlikte kendi ailesinin yanına evi terk edip gitmiş ve bir daha da evine dönmemiş, son terk ettiği tarih itibarıyla dava konusu ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanıkların beyanı ile ispat edememiştir. Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 6HD, 20.11.2008, 7910-12886)
Kendi iradesi ile ortak konuttan ayrılan kadının ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğü yönündeki karine taşınabilir miktardaki ziynet eşyaları için geçerlidir. Kadına takılan ziynet eşyası olağan kabul edilebilecek sınırların üzerinde ise artık bu karine uygulama alanı bulamayacaktır. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 16.11.2006 tarih, 7791-15838 künyeli kararında kadının 1 kg altını üzerinde taşımasını hayatın olağan akışına aykırı bulmuş ve ispat yükünü ters çevirmiştir.
Fiziksel şiddete uğrayarak evden ayrılması, evden kovulması gibi kadının iradesi dışında gerçekleşen konuttan ayrılma hallerinde kadının ziynetleri beraberinde götürdüğü karinesi uygulanmayacak, bu durumun ispatı koca tarafından yapılacaktır.
“…Dosya kapsamına göre evden şiddete maruz kalarak ayrıldığı sabit olan davacının evden giderken altınları da yanında götürdüğü savunmasının ispat külfeti davalıya ait bulunmaktadır…” (Yargıtay 3HD 2014/14080 E. 2015/9093 K. 20.05.2015 T.)
Erkeğe Ait Olan Takıların İspatı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/240 K. sayılı ilamında evlilik münasebeti ile erkeğe takılan ziynet eşyalarından kadına özgü olanlar dışındakilerin erkeğe ait olacağına hükmetmiştir. Bu yeni içtihat ile erkekler de kendisine ait olan takıların iadesi için talepte bulunabilir hale gelmiştir. Erkeğe ait olan takıların ispatında da ispat hukukun temel kuralları uygulanacaktır. Hayatın olağan akışına aykırı bir iddiada bulunan tarafın bu iddiasını kanıtlaması gerekecektir.
Ziynet Eşyalarının Harcanması Durumunda İspat Yükü ve İade Yükümlülüğü
Kadına ait ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken harcandığı iddiası davalı koca tarafından dava sırasında ileri sürülürse davalı artık ispat yükünü üzerine almış olur. Davalı bu durumda ziynet eşyalarının bir daha iade etmemek üzere rıza ile verildiğini ispat ederek iade yükümlülüğünden kurtulacaktır. Buna göre ziynet eşyalarının sadece kadının rızası ile verilmesi yeterli olmayıp aynı zamanda bir daha iade edilmemek üzere verildiğinin de ispat edilmesi gerekmektedir.
Düğün merasiminde takılan takılardan kadına ait olanlar; düğün masrafları ,araç alımı, kocaya ait borçların ödenmesi, evin ihtiyaçları, taşınma, barınma gibi ihtiyaçlar, sağlık harcamaları ve sair sebeplerle harcanmış olabilir. Ancak belirtilen bu durumların hiçbirisi kural olarak erkeği kadına ait ziynetleri iade borcundan kurtarmayacaktır. Bir başka deyişle ziynet eşyaları evlilik birliğinin ortak ihtiyaçları için kullanılmış olsa bile kural, bu ziynetlerin kadına iade edilmesidir. Ancak davalı taraf bu ziynet eşyalarının söz konusu harcamalar için bir daha iade edilmemek üzere rıza ile alındığını ispat edebilirse iade borcundan kurtulur.
“…Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynet eşyalarından 4 bilezik ile küçük altınların ihtiyaçlar için bozdurulduğunu savunmuş, davacı kadının bunları iade etmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca, davalı kocanın, evlilik birliği içerisinde bozdurularak harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle dava konusu olan ve varlığı ispat edilebilen ziynetleri iade ile mükellef olduğu hususu tartışmasızdır…” (Yargıtay 3HD 2016/17810 E. 2018/4987 K. 10.05.2018 T.)
“…Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı ve sağlık nedenleriyle harcandığı davalı yanca kabul edilmektedir. Davalı koca kadının iade edilmemek üzere kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir…” (Yargıtay 6 HD 29.11.2007, 11450-13081)
Uygulama açısından bakılırsa; ziynet eşyalarının kadının rızası ile alındığını ispat etmek bir nebze mümkün olabilirken iade edilememek üzere alındığının ispatı oldukça zordur. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020 / 863 Karar numaralı ilamında düğün masrafları karşılığında 3.kişiye verilen altınların bir daha iade edilmemek üzere verildiğini kabul etmiştir. Kararın ayrıntıları aşağıdaki başlıkta incelenmiştir.
Düğün Masrafları İçin Harcanan Ziynet Eşyalarının Durumu
Ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere verildiğini ispat etmenin oldukça zor olduğunu, yargı kararlarına yansıyan örneklerin pek çoğunda ziynetlerin iade edilmemek üzere verildiği hususunun ispat edilemediğini belirtmiştik. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017 / 1509 E. 2020 / 863 K. 10.11.2020 T. ilamında düğün masraflarına karşılık 3.kişiye (damadın abisine) verilen ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere verildiğini kabul etmiştir.
“…İspat külfetinin hangi tarafta olduğu hususunun, yukarıda bahsedilen hukuki düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Ziynetin kadına ait olduğu ve kadının yanından ayırmayacağı, giderken de yanında götüreceği karine olmakla birlikte somut olayda, davalı koca altınların bir kısmının alınıp kasaya konulduğunu, bir kısmının da davacının da rızası ile düğün masrafları için harcandığını iddia etmesiyle artık ispat yükünü üzerine aldığının kabulü gerekir. Bu durumda davalı koca söz konusu altınların davacı tarafından geri alınmamak üzere verildiğini ispat yükü altındadır.
Yargılama sırasında dinlenilen tanıklar ile birlikte, davalı tanıkları … ve F.A.’nın oluşa uygun olduğu değerlendirilen ifadeleri bir bütün olarak ele alındığında; uyuşmazlık konusu altınların, hemen düğün akşamı, düğünün masraflarını karşıladığı anlaşılan davalının abisine masrafların bedeli olmak üzere davacı ve davalı tarafından birlikte verildiği anlaşılmaktadır. Somut olay itibariyle, davacı ve davalı tarafından üçüncü kişiye masrafların karşılığı olarak verilen altınların iade edilmesi beklentisiyle verildiğinden bahsedilemez. Bu itibarla, davalının, altınların iade edilmemek üzere verildiğini ispatladığının kabulü gerekir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017 / 1509 E. 2020 / 863 K. 10.11.2020 T. )
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat Yükü Tablosu
KADIN | ERKEK |
Ziynetin varlığını ispat | Eşine şiddet uygulamış ve bu nedenle kadın ortak konuttan ayrılmışsa, kadının konuttan ayrılırken ziynetleri de beraberinde götürdüğünü ispat |
Ziynetlerin davalı kocada kaldığını ispat | Eşini evden kovmuşsa kadının konuttan ayrılırken ziynetleri de beraberinde götürdüğünü ispat |
Kadın kendi iradesi ile konuttan ayrılmışsa; ziynetlerin zorla elinden alındığını, ziynetlerin götürülmesine engel olunduğunu, ziynetleri daha önce götürme fırsatı elde edemediğini ispat | Koca, ziynet eşyalarının harcandığını iddia ediyor ise ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere rıza ile verildiğini ispat |