Sapanca INFO

Sapanca’nın Vazgeçilmezi: KEMENÇE

Sapanca’da çocuk doğar, sünnet olur, nişan olur, düğün olur, bayram olur, asker uğurlama olur, Kemençe vardır.



Derler ki; İnsanlar üçe ayrılır:

1-Kemençe çalanlar
2-Çaldığında yerinde duramayanlar
3-Hem çalıp hem de oynayanlar



Her üçünden de vardır Sapanca’da.

Günümüzde kemençe, Karadeniz’de Ordu’dan başlayıp Hopa’ya kadar uzanan sahil şeridi ile içerde Bayburt, Gümüşhane ve Kelkit Vadisi’ni içine alan bir bölgede geleneksel olarak icra edilmektedir. Bunun dışında, çeşitli soysal, kültürel ve tarihsel nedenlerle Anadolu’nun çeşitli bölgelerine ve büyük şehirlerine göç etmiş Karadenizlilerce çalınan bu çalgı, günümüzde, 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında tarihsel ve siyasal nedenlerle
Karadeniz’den göçmüş Rumlar ve Hemşinlilerce, başta Yunanistan olmak üzere Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki diasporalarda geleneksel olarak icra edilmektedir.

KEMENÇE çalanlara “Kemençeci” denir, halk edebiyatımızdaki ozan tipi gibidir. Mani, türkü yakıcısı, yerine göre de öykü anlatıcısıdır. Düğünden düğüne, köyden köye gezdiği için de kültür ve haber taşıyıcısıdır. Eğlenebilen, konuşabilen, şakacı, güler yüzlü, esprili, hazırcevap bir kişiliği vardır kemençecilerin. Sözü dinlenir, toplantıların, eğlencelerin şenliklerin aranan adamıdır. Kemençe türküleri ve maniler onlardan sorulur. Ancak eserlerinde aşık edebiyatımızda olduğu gibi kendi adını söylemez; bunu da alçak gönüllülükle açıklamak uygun düşer belki de…

Kemençeciler çocukluk döneminde dahi kemençeci olma tutkusu doğrultusunda yay sürtmeye başlar. Bu, onmaz bir tutkudur. Dur durak, gece gündüz yoktur artık. Çevredekileri bunaltması da cabası. Bu dönemde yakınlarından şamar yiyen, kulağı çekilen, evden kovulan, samanlıklarda, damlarda yatan çocuk çok olmuştur.

Sapancalı akademisyen Dr. İsmail KOÇ, Sapanca hakkında yazdığı şiirde; “Pehlivan ocağıdır Sapanca, Şair obasıdır Sapanca….” diyerek Sapanca halkının sanata ve spora yatkın insanlar olduğunu anlatır.

Her ne kadar Bungalov ve Arap turistler gündemi meşgul etse de aslında Sapanca sporcular, şairler, ressamlar, kemençeciler, araştırmacılar, yazarlar yöresidir. Bir bakarsanız kemençe, bir bakarsanız akordiyon bir bakarsınız bağlama duygulandırmıştır, coşturmuştur Sapanca halkını.

Sapanca’da çocuk doğar, ailenin sevincini yaşamasında kemençe vardır. Sünnet olur, nişan olur, düğün olur, bayram olur, asker uğurlama olur, yine kemençe vardır.

Sapanca Kemençe’ ye çok düşkündür. Yörede ki gelenek, kültürün bir parçasıdır hatta yaşam biçimidir. Bu sebeple Sapanca Belediyesi’ nin Halk Eğitim Merkezi ile ortaklaşa, Kültür Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan kurs programında yeni kemençeciler yetişir.

Sapanca, Kemençe’ nin en yaratıcı, en kıvrak, en içli çalındığı yerlerden biridir. Bu özelliğini büyük ustaları sayesinde alır. Ustalık emek ister, bedel ister, ter ister, sevda ister. Ustalık sadece var olanı icra etmekle yetinmez, en özgün eserleri ruhlara nakış nakış işlemeyi da gerektirir.

Sapanca’da büyük ustalarımız vardır; Rahmetli Kurtköylü İspirli Cemal abimiz, Kuruçeşmeli Kamyoncu Mustafa (Keskin), Karagöllü Ali Fuat (US), Soğucak Yaylasından Pala Remzi (Memigüven) ve genç yeteneklerden Ayberk Nezir (fotodaki kemençe ustası) bunlardan sadece bir kaçıdır.

Ustalarımızın her biri “sanatçılığın doğal ama zor yanını” yerine getirdikleri için büyüktür, insanlarımızın ruhuna dokundukları için de kalıcı ve süreklidir.

Çünkü, zamanı Kemençe ile yenmişlerdir.

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...