Sapanca Gölü, Türkiye’nin Sakarya ve Kocaeli illerinde yer alan bir göldür. Arifiye, Sapanca, Serdivan ve Kartepe ilçelerinin sınırları içerisindedir.
Sapanca Gölü, Doğu Marmara Bölgesi’nde, Sakarya il merkezinin 12 km batısında, İzmit ilçesinin ise 27 km doğusunda yer alan tektonik kökenli bir tatlı su gölüdür. Doğu-batı uzanımlı olan gölün doğu kesimi Sakarya ilinin sınırları içerisindeyken, batı kesimi ise Kocaeli ilinin sınırları içinde yer almaktadır. Gölün içinde bulunduğu bölge, güneyde Samanlı Dağları, kuzeyde ise Kocaeli Penepleni olarak adlandırılan morfotektonik yapılar arasında yer alan ve Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey koluna ait segmentlerce sınırlandırılmış olan İzmit-Sapanca Koridoru üzerindedir. Bu koridor Neotektonik dönemde bir çek-ayır havza niteliğinde gelişmiştir. 17 Ağustos 1999 depremi yüzey kırığı Sapanca Gölü’ne güneydoğu sınırından girmiş ve göl içerisinde ~600 m sağ yönlü bir sıçrama yaptıktan sonra gölün kuzeybatı sınırından çıkmıştır. Bu sıçrama uzun dönem içinde gölün çökmesini kontrol etmiştir.
Uzunluğu
Doğusunda yer alan Sakarya Nehri ve batısındaki İzmit Körfezi arasında, deniz seviyesinden 33 m yükseklikte yer alan gölün uzunluğu, doğu-batı doğrultusunda 16 km, eni ise kuzey-güney doğrultusunda 5 km. dir
Yüzölçümü
Gölün uzun dönem ortalama yüzölçümü 46,9 km²’dir ve su havzasının alanı da 296 km² olarak hesaplanmıştır.
Derinliği
Gölün derinliği en çok 61 m’dir. Göl merkezinde 40–50 m derinliğinde bir düzlük bulunur. 50 m ve 60 m izobatları dar alan kaplar. Göl tabanı kuzeydoğu ve batıda yükselir. Göl tabanı kuzeyden, güneyden ve güneydoğudan fay kontrollü sarp çanak duvarları ile çevrilidir.
Hacmi
Sapanca Gölü’nün hacmi 1,7 km³dür. Ortalama derinlik 36 m’dir. Gölün seviyesi denizden 33 m yüksektir. Çanağın en çukur yeri deniz seviyesinden 28 m daha aşağıda yer alır. Göl seviyesinin değişiminde depremlerinde etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. En büyük seviye değişimi 1967 Mudurnu Depremi sonrası hesaplanmıştır. Gölün fazla suları doğu ucundaki gideğenle Çark Suyu’nu oluşturur. Çark Deresi Ferizli Seyifler köyü civarında Sakarya nehri ile birleşir. Sapanca’nın suları bir kapakla kontrol edilerek Çark Suyu’na bırakılır, su kotu 29,90 m ile 31,50 m arasında tutulması hesaplanmıştır.
Gölü Besleyen Akarsular
Sapanca Gölü, dağlardan inen küçük derelerin dibindeki kaynaklardan beslenmektedir. Sapanca Gölü’nün güney kıyısındaki dereler, doğudan batıya doğru; Arifiye, Keçi (Kuruçeşme), İstanbul, Mahmudiye, Kurtköy, Yanık, Kuruçay ile kuzey kısmındaki dereler ise Cehennem, Aygır, Altıkuruş, Çakalöldü Maden, Kuru, Liman, Eşme, Fındık, Tuzla, Çiftepınar, Balıkhane dereleridir. Yüksek akış rejimine sahip derelerin kaba taneli çökelleri taşıması nedeniyle bu dereler üzerinde, göl yatağının dolmasını önlemek amacıyla, DSİ tarafından tersip bentleri yapılmıştır. Bu derelerden başka göl içerisinde mevcut olan kaynaklar da gölü devamlı olarak beslemektedirler. Bölgede Devlet Su İşleri (DSİ) ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) tarafından açılan gözlem istasyonları ile gölün su seviyesi değişimi ve akımı denetlenebilmektedir. EİEİ tarafından yapılan ölçmelere göre, gölün suyu kış ve ilkbahar aylarında yükselmekte, sonbahara doğru ise alçalmaktadır. İki seviye arasında 70–90 cm, bazen 120–130 cm fark görülür. E-5 Karayolu gölün kuzey kıyısını, TEM Otoyolu ve demiryolu ise güney kıyısından geçmektedir.
Doğal Yaşam
Göl çevresinde yıl boyunca yapılan gözlemlerde 12 takımdan 28 familyaya 69 kuş türü belirlenmiştir. Bu türlerden 29’u tüm mevsimlerde görülen yerli tür, 23’ü yazın görülen yaz göçmeni, 12’si kış göçmeni, 5’i bir defa rastlanan transit göçmendir. En çok tür 42 ile Nisan ayında, en az tür 26 ile Mart ayında sayılmıştır. Alanda görülen Pasbaş patka NT (neredeyse tehdit altında) koruma statüsünde, Dikkuyruk EN (doğal hayatta soyu tükenme tehlikesi çok büyük) statüsündedir. Kalan türler asgari endişe içerir (LC) grubuna dahildir. Gölde bulunan türler incelendiğinde alanın önemli bir sucul ekosistem olduğu kabul edilmektedir. En yüksek tür sayısı yazın, kışın ise en yüksek birey sayısı gözlenmiştir. Göç yolunda olması, çok fazla tür ve bireyin burada barınması ve üremesi Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar listesine alınmasını gerektirmektedir.
Sapanca Gölü’nün Tarihi Serüveni
15.05.1264/1848 tarihli belgede: Murad-ı Salis (Üçüncü Murad) zamanında Sapanca Gölü’nün İzmit Körfezi’ne ve Sakarya Nehri’nin de mezkûr göle akıtılmasının hatap (odun) ve tersane kerestesinin naklinde sağlayacağı faydalara dair olup Habibe Hatun’un terekesinden çıkan varakanın, müteveffanın babasının mütevellisi olduğu mezkûr kasabadaki harabe halindeki imaretin duvarlarından çıktığından bahsetmektedir.
Dolayısıyla yukarıdaki belge bize Sapanca Gölü’nün İzmit Körfezi’ne ve Sakarya Nehri’nin mezkûr göle akıtılmasının 16. yy.’da planlandığını açıkça ifade etmektedir.
1641 yılında Sapanca’yı ziyaret eden Evliya Çelebi gölle ilgili şu notları bize aktarır: “Der sitayiş buhayra-i Sabanca, muhiti 24 mildir. Dört çevresinde kasaba misali 76 pare köyü vardır. Cümle halkı bu halicin suyundan içtiklerinden renk ruları (renkleri) humrat (kırmızı) üzeredir. Mahsulatı çok ise de bağları yoktur. Bahçeleri hadden efsundur(çok fazladır). Bu gölün kenarında türlü kavun ve karpuz olur ki ancak ikisini bir himar(eşşek) çekebilir. Bu buhayra içinde 70-80 pare kayık ve çırnıklar(denzicik, göl) vardır ki köyden âdem/insan ve kereste vs. eşya götürürler. Bu bölgede bulunan 70-80 gûne(tûr) balıktan sayd edip(avlanıp) kâr ederler. Alabalığı, sazan balığı, turna balığı, luna balığı gibi tatlı su balıkları gayet leziz olur. Müfrih(Ferahlatıcı) ve mukavvidirler(kuvvalendirici). Buhayranın(gölün) umki(derinliği) ekseri(çok) yerlerinde 20 kulaçtır. Suyu gayet saf ve berraktır. Sahilinde olan köylerin kadınları elbise guslettiklerinde(yıkadıklarında) asla sabun sürmezler. Ne yıkasalar pak ve beyaz tülbent olur. Mezkûr somunu dahi bu su ile yoğurduklarından pembe misali ekmeği olur. Bu halicin şarkında(doğusunda) ve iki saat mesafeden Sakarya Nehri geçer, Kocaili’nde İrva kasabası kenarında bahr-i siyaha(kaardeniz) dökülür. Sakarya nehri azıcık bir himmet(destek,yardım) ile bu göle akıtılabilir. Bu buhayra(göl) İzmit Körfezi’ne, üç saat kadar yakın olduğundan ayağı İzmit tuzlası önünde deryaya karışır. Hatta bir asırda bu buhayrayı İzmit Körfezi’ne ilhak etmek için yüzbinlerce kazma ve çapalı ırgat ve bennalar(bina ustaları) toplattırılmış ise de İzmit halkının “Ferr-i evan ve ömr-i Nuh gerekir”(uzun zaman ve Nuh(as) ömrü gerekir. Yani çok uzun zaman alır.) deyu güçlük göstermesi işin husulüne engel olmuştur. Amma Sakarya Nehri bu halice, bu haliç de izmit Körfezi’ne karıştırılsa bir daha Karadeniz’den Sakarya vasıtasıyla düşman girmezdi. Bir daha İzmit şehri iç olup Bolu nehrine varıncaya kadar beş konaklık bir mamur(şehir) olurdu. Bolu nehri iskeleye yaklaşıp İstanbul gemileri tâ Bolu’ya yetişir ve İstanbul’da bir tahta üç akçeye, bir kantar(56,452 kilogram ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi) odun beş akçeye olup hayat azîm olurdur. Allahümme yessirhü bi’l hayr (Allah’ım onu hayırla kolaylaştır.)
16 Ağustos 1927 tarihinde tektik seyahatinde bulunan Hamdi Sadi Evliya Çelebi’den de yararlanarak gölle ilgili şu bilgileri verir: Sapanca Gölü’nün İzmit Körfezi’yle birleştirilmesi pek meşhur olduğundan burada tekrara lüzum yok. Beş köprü mevkiindeki na tamam(tamamlanmamış) köprü izleri bu teşebbüsün evvelcede tekrar edildiğini gösteriyor. Evliya Çelebi’nin rivayetine bakılırsa “İskender İzmit’in şark tarafındaki Sabanca gölünü yararak İzmit körfezine akıtmıştır. Sakarya nehriyle Karadeniz ve İzmit Körfezleri arasında Kocaili ve İzmit bir cezire(ada) gibi kalmış imiş. Sonra İstanbul Tekfuru tekrar kapatmış. Eğer yine açılsa bir kıntar(tren vagonu) odun beş akçeye, bir tahta iki akçeye inecekmiş ve cümle İzmit gemileri Adapazara yanaşıp, orası yine bir iskele olurmuş…”
Hamdi Sadi, Sapanca Gölü ve etrafı ile ilgili şu bilgileri de aktarır: Sapanca Gölü ve etrafındaki satıh mailler değil yalnız, Kocaili’nin hatta bütün memleketin çok zengin ve münbit bir köşesini teşkil ettiği şüphesizdir. Alelada bir tren yolculuğu bile bu hususta bir fikir edinmeye kâfidir.
Sapanca Gölü aslen İzmir hufresinin(çukur), temadisi olduğu halde civar dağlardan inen lahikler gölün körfezden ayrılmasını mucip olmuştur. Bilhassa şimal ve cenup sathı maillerden sürüklenerek inen taşlar ve topraklar mürur-u zamanla o kadar çok birikmiştir ki Sarı Meşe(Mahmudiye) mevkiinde deniz seviyesinden 65 m. irtifada bir set bile vücuda getirmiştir.
25.09.1281/1684 tarihli belgede ise Geyve tarikine memur Miralay Hasan’ın Sapanca Gölü tathirine(tamizlik işlerine) tayini ve keşif için azimet edeceğine dair Nafia Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı) tezkeresi ve Fransızca varakadan bahsedilmektedir. Bu belgede ise Osmanlı döneminde devlet eliyle Sapanca Gölü’nün temizliğinin yapıldığı ortaya konulmaktadır.
Kaynak :
1) Vikipedi
2) Sapanca Tarihi ve Camileri | Dr. Faruk ÇELİK – S.30-32