Sapanca Ovasında MS 255’lerde yaşanmış bir aşk hikâyesi. Bizans imparatorluğunun atlarına bakıcılık yapan Aurelius Memmius Asklepiodotos’un eşi için kalbinden geçen yaklaşık 1800 yıllık duygular.
Sapanca bölgesinin tarihi geçmişi çok ilginçtir. Bilinen tarihi MÖ 1200 lere kadar dayanır. Roma İmparatorluğu döneminde, Sapanca Gölünün güneyinde ki Samanlı Dağları (Sophon; 1602 m) Roma’nın Anadolu’daki ikinci eyaleti olan Bithynia’nın iki ili olan Nikomedeia (İzmit) ile Nikaia (İznik) arasında doğal bir sınır oluşturmaktaydı. Sapanca Gölü bu yüksek dağa olan yakınlığından dolayı da “Sophon” olarak da anılırdı.
1219-1236 yıllarında Oğuzların Kayı boyunun (Ertuğrul Bey, Orhan Bey) bölgeyi fethi üzerine Osman Bey’den sonra tahta geçen Orhan Bey, Sapanca Gölü’nün batısında ki Ayan Köyünü ele geçirir ve 1324 yılında da Sapanca Gölü’nü Osmanlı Devletine katar. Sonrada Cumhuriyet dönemi .
Kısacası Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde bu topraklara insana dair kim bilir neler yaşandı? Kaç tane sır, kaç tane acı, kaç tane keder geldi geçti. Ne kavgalar, ne mücadeleler, ne kırgınlıklar, ne aşklar yaşandı bu topraklarda.
1997 yılında Sapanca Gölü’ne 200 m. mesafede, Rüstem Paşa Mahallesindeki Batak mevkiinde yapılan kanalizasyon çalışması sırasında, toprağın 2–2.5 m kadar altında bulunan, O günlerde belediye Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü olan Cemal KARAAĞAÇ tarafından, kazı çalışması yapan hafriyat makinesinin ağzından kurtarılan ve anıtsal bir mezara ait olduğu düşünülen üçgen bir alınlık, hayatta hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını kanıtlar niteliğindeydi.
Halen Sapanca Sanat Sokağının baş tarafında sergilenen, M.S. 23 Eylül 255’ten sonra ki döneme ait 1.5 m yüksekliğinde 2.70 m genişliğinde ki taş mezar parçasının üzerinde ki yazı, yaklaşık 1800 yıl önce Sapanca bölgesinde yaşanan kadim bir aşkın hikayesinden bizleri haberdar ediyordu.
(Ben) hippikos (= at bakıcısı) Aurelius Memmius Asklepiodotos, yaşarken (bu mezarı) kendime ve benim pek tatlı ve eşsiz eşim Aurelia Sergia Iuliane’ye (yaptırdım). Hoşça kalın!
Adı geçen Aurelius Memmius Asklepiodotos olasılıkla, o dönem bölgedeki imparatorluk hizmetindeki atların bakımından sorumlu bir kişidir. Günümüzde de Sapanca’nın coğrafi konumu hayvan yetiştiriciliğine oldukça elverişlidir. Zira Sapanca ilçe merkezinin içinde yer aldığı alan bir dağ eteği ovası olup, bu ova Samanlı Dağlarından akan derelerin taşıdığı alüvyonlarla meydana gelmiştir. Nikomedeia’nın coğrafi alanının dağlık olduğu göz önüne alınırsa, Sapanca Gölünün güneyinde yer alan Rüstem Paşa Mahallesi ile doğusundaki geniş düzlük alanların atların kolayca beslenebileceği ve bakımının üstlenebileceği düzlük bir alan olduğu görülebilir. Üstelik burası, Pontus et Bithynia Eyaleti’nin başkenti olan Nikomedeia’ya da oldukça yakın sayılır. Bu nedenle Sapanca ilçe merkezinin olduğu alanda, imparatorluk hizmetindeki atların bakımı için çiftlikler vardı.
Sapanca bölgesinde yaklaşık 1800 yıl önce yaşamış, birbirlerini çok sevmiş ve evlenmiş çiftin mezarının parçasının üzerindeki yazıdan da anlaşılacağı üzere, bu lahitin at bakıcısı Aurelius Memmius Asklepiodotos tarafından kendisi ile pek tatlı ve eşsiz olarak tanımladığı eşi Aurelia Sergia Luliane için yaptırdığı anlaşılıyor. Ancak kazı sırasında başka nelerin ele geçtiğine ilişkin veri olmadığından bölgenin bilinen en eski aşıkları hakkında detaylı bilgi mevcut değil.
Yine de Aurelius Memmius Asklepiodotos’un eşine olan düşüncelerini ve sevgisini günümüze kadar ulaştırmış olması, bizim onların hikâyelerini “Sapanca’da Yaşanmış En Kadim Aşk” olarak tavsir etmemiz için yeterli oldu.
Kaynak
Cemal KARAAĞAÇ
Yeliz KARADENİZ – Dünden Bugüne Sapanca | Tarihî Boyutu ile Sapanca
Hüseyin Sami ÖZTÜRK – Nikaia ve Nikomedeia’dan Yeni Yazıtlar X
Onur Sadık KARAKUŞ – Roma İmparatorluk Döneminde Prusias Ad Hypium
Ferit BAZ – Roma İmparatorluk Dönemi Pontus Et Bithynia Eyaletinin İdari Sistemine İlişkin Görüşler
Hale GÜNEY – Antik Çağ’da Nikomedia (İzmit) kenti’nin Jeopolitik Önemi
Mustafa ADAK – Roma Döneminde Sakarya