Sapanca INFO

Sapanca’da Doğmak

Aidiyet; neredeyse bir turnusol kâğıdı görevi yaparak bizi “öteki” lerden ayırır. Bahadır OZAN, “Sapanca’da Doğmak” adlı yazısını Sapanca INFO okurları için paylaştı.



Ait olmanın büyük bir önem arz etmesi, insanlar arası ilişkilerin sistemli ve uyumlu bir şekilde devamını sağlar, grup içi denetimde etkili bir içsel mekanizmanın oluşumuna sebep olur. İnsanlar herhangi bir grup ya da topluluğa bağlı olmadıklarında ne kadar zorlu bir yaşam mücadelesine girebileceklerini; aynı zamanda bir grup ya da topluluğa bağlı olduklarında ise yaşamlarının ne kadar kolaylaşacağının ve mutlu olacaklarının farkındadırlar. Bu farkındalık grup ya da toplumlarda, insanların işlerine yol gösterecek ve onların mutluluğunu ve güvenliğini sağlayacak, bu içsel mekanizmayı ortaya çıkardığı söylenebilir.

Bahadır OZAN, aidiyet bilincimize katkı sağlayan “Sapanca’da Doğmak” adlı nostalji yazısını Sapanca INFO okurları için paylaştı.


Kültürel farklılıkların coğrafya ile yakın ilişkisi vardır. İnsanın doğacağı yeri seçme hakkı yoktur belki ama doğduğu yerin ona sunduklarını bir karaktere çevirme hakkı asla saklı gizli değildir.

Sapanca’nın burda doğanlar için hazırlamış olduğu, sadece burda doğanların bir diğerinin üzerinde olduğunu anlayabileceği, bir hediyesi vardır. Doğulan yerin insan genetiğine neler kodladığının çözümünü yapan şifre çözücü zamandır da bunu öne çekmek senin işindir. O yüzden Sapancalı isen bu konudaki algının açık olması koşulu ile hediyeni alabilirsin onun elinden.

Zaman zaman Alaçam’ın, zaman zaman Kemalettin Sami Paşa‘nın bahçesindeki koşuşturma arasında dokunur bu elbise. Bazen de Bostancı kahvesinde dedenin elini öperken burnuna çalınan ıhlamur kokusunda. Bazen Mahmudiye’ deki Hasan Fehmi Paşa camii avlusundaki sessizliğin arasında kulağına fısıldarken anlarsın oralarda bir yerlerde olduğunu. Bazen de Ekim ayına doğru babanın dokuduğu cevizden, Kasım gibi annenin yaptığı acıkanın tadıyla hissedersin çok daha yakınlarında gezindiğini. Bazen Rahmi Hoca‘ nın okuduğu Cuma selasıyla kulağının pasını silerken, bazen de Eker‘de içtiğin sıcak bir çorba ile dost sıcaklığına dönüşüverir.

Bazen Yüzevler Su Deposunun önünden ufka baktığında belli belirsiz gözüne çarparken rengarenk hali, Kastarcılar çiçeğe durduğunda bembeyaza dönüverir aynı renk cümbüşü. Bazen çocukluğundan sahneler getirir gözünün önüne kesit kesit de Yenimahalle’nin ortasından akıp giden minik dereyi hatırlarsın yağmurlar yağdığında. Bazen yükseldikçe uzaklaşmak ister Balkaya’ya çıkarsın. Gördüğün manzara ne kadar dünyevi olduğunun hatırlatıcısı olurken, açıp ellerini sevdiklerin için dua edersin.

Bazen değil sıklıkla Kemer’den arabayla geçerken teybi kısıp bir Fatiha okursun gidenlerin için. Ve gittikleri yerde çok daha mutlu olduklarını umarsın. İçten içe bilirsin seni duyduklarını, ve sebepsizce sevinirsin. Sonra bayramlar gelir ve sen asla nerde o eski bayramlar demezsin. Çünkü Sapanca’da Bayramlar hep eskidir hep de bir o kadar güzel. Bazen çocukluğuna dönüp, Kestaneliğin toprak zemininde, Yeşil beyaz formayla golünü atıp Sapanca’nın kurtarıcısı olduğunu hayal edersin ve aldırmazsın dizinde kanayan yaraya.

Lale bir çiçek değil, sadece bir gazinodur o zamanlar ve dünyanın merkezi gibi gelir sana. Yüzmeyi orda öğrenirsin. Anlamsız bir şekilde yosunlardan korkarsın dibe daldığında. Gazipaşa’daki asker eğlencelerinin coşkusu, şehitlik mertebesinin kutsiyetini anlamanın ilk adımı olur. Askere koştura koştura, davul zurnayla gidersin. Canının boşa gitmeyeceğini idraki ile teslim olursun nizamiyeye. Tekmil verirken, isminin ardından soy ismini söyledikten sonra memleketin olarak Sakarya değil de “Sapancaaaaa emret komutanım” diyerek avazın çıktığınca bağırmak istersin de oralarda emir demiri kesmektedir, yapamazsın. Ama herkesin seni Sapancalı olarak çağırması gururunu okşar. Ve hep sonradan aklın başına gelir, dedene tekrar teşekkür edersin kaderin onu oraya atmasına izin verdiği için.

Ve en sonunda şükredersin burada doğup büyüdüğüne.
Sapanca’da doğanlara gelsin bu yazı.
Ve tabii ki de oğlum Karahan’a.

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...