1870 lerde küçük bir kır yerleşkesi olarak kurulan Kırkpınar, Cumhuriyet döneminde hızlı bir mekânsal ve fonksiyonel değişime uğramıştır.
Kırkpınar; Marmara Bölgesi’nin Çatalca-Kocaeli Bölümünde, Sapanca Gölü’nün güney kıyısında yer alır. Kırkpınar kuzeyden Sapanca Gölü, güneyden Samanlı Dağları ve batıdan Kurtköy deresi ile sınırlanmıştır. İdari olarak Sapanca ilçesine bağlı bir beldedir. Beldenin yüzölçümü 80 km2 olup, ilçe merkezine 5 km, il merkezine uzaklığı ise 24 km dir. 19. yüzyılın sonunda Kafkasya ve Balkanlardan gelen göçmenler tarafından kurulmuş bir kır yerleşmesi olan Kırkpınar, doğal güzellikleri ve büyük merkezlere olan ulaşım kolaylığı nedeniyle günümüzde bir sayfiye yerleşmesi haline dönüşmüştür.
Kırkpınar’ın içinde yer aldığı sahanın büyük bir bölümü Sapanca Ovası üzerinde kurulmuştur. Ovanın güneyinde Samanlı Dağları, kuzeyinde ise Sapanca Gölü yer alır. Ayrıca bu ovanın oluşumunda Samanlı Dağlarından inen Mahmudiye ve Kurtköy derelerinin derelerin de etkisi büyüktür.
Kırkpınar’ın içinde yer aldığı sahanın en ilgi çekici özelliği onun morfolojik yönden çok çeşitli oluşudur. Göl, ova ve dağlık alanların çok kısa mesafelerle birbirini takip etmesi, iklim bakımından oldukça elverişli koşullara sahip olmakla birlikte bu koşulların getirdiği bir sonuç olarak zengin bir bitki örtüsüne de sahiptir.
Kırkpınar’ın bulunduğu yöre doğal güzellikler yönünden tabii bir park görünümündedir. Bir tarafta Sapanca gölünün diğer tarafta Samanlı dağlarının sunmuş olduğu eşsiz güzelliklere ek olarak gerek su sporları gerekse dağ sporları açısından uygun koşullara sahip olması yörenin cazibesini daha da arttırmaktadır. Ayrıca Kırkpınar, iklim olarak her mevsim insan yaşamı açısından uygun değerlere sahiptir. Bu nedenle sadece yaz mevsiminde değil yılın herhangi bir zamanında da rekreasyonel faaliyetlere olanak tanımaktadır.
Kırkpınar’ın en büyük avantajlarından birisi, belki de en önemlisi, eskiden de olduğu gibi, ulaşım bakımından çok elverişli bir konumda yer almasıdır. Kırkpınar, ülkemizin en önemli yol güzergâhlarının üzerinde bulunmaktadır. İstanbul’u Ankara bağlayan TEM otoyolu, eski İstanbul yolu olarak da bilinen İzmit yolu ve demiryolu belde içerisinden geçmektedir.
Kırkpınar, ülkemizin kentleşme ve sanayileşme yönünden en gelişmiş bölümü olan Çatalca-Kocaeli Bölümünde yer alması da gelişimine çok büyük katkı sağlamıştır. Nüfusun yoğun olduğu bu bölgede gelir seviyesi yüksek, tatili bir ihtiyaç olarak gören ve zamanın belirli bir kısmını bu faaliyetler için ayıran insan sayısı oldukça fazladır, özellikle ülkemizin en kalabalık ve gelişmiş metropolitan alanı olan İstanbul’un beldeye yakın olması beldenin en büyük avantajlarından biridir. Ayrıca bağlı bulunduğu il merkezi Sakarya dışında Kocaeli, Ankara ve yakın çevre illerin de çekim alanına giren Kırkpınar, bu potansiyeli çevresinde bulunan diğer yerleşmelere göre çok daha iyi kullanmıştır.
Kırkpınar’da Yerleşmenin Evrimi
Kırkpınarda yerleşmenin evrimi üç dönem olarak ayırt edilebilir. Bu dönemler Kuruluş dönemi (1870-1950), gelişme dönemi (1950-1980) ve güncel dönem (1980-2005) dir.
Kuruluş Dönemi (1870-1950)
1870 yılına kadar hiç bir yerleşmenin tespit edilemediği Kırkpınar, bu tarihten sonra Osmanlı Devletinin gerek Balkanlar gerekse Kafkaslarda toprak kaybetmesi sonucu oralarda yaşayan toplulukların Anadoluya göç etmeleri neticesinde yerleşime açılmıştır. Bu dönem içinde Anadoluya, Balkanlardan ve kafkaslardan çok büyük göçler yaşanmıştır.
19.yüzyılın belki de en karakteristik tarafı, geçen yüzyıllara nazaran dağlık sahalara çekilmiş obaların yeniden alt zona inmesi ve bu zon üzerinde yerleşime başlamasıdır. Böylece bir taraftan bölgelerin eski sakinleri, bugünkü köylerin temellerini atarken, diğer taraftan Balkanlardan gelen göçmenler yeni köyler kurarak yerleşik düzene girmeleride gene bu dönemde oluyordu.
Kırkpınar’ın kuzeyinde yer alan Mahmudiye köyü, Kırkpınar’ dan daha önce kurulmuştur ve Kırkpınar ‘da ilk yerleşme çekirdeğinin oluşmasında oldukça etkili olmuştur. Yöre halkından edinilen bilgilere göre, Mahmut Paşa (Mahmudiye köyünün ileri gelenlerinden, muhtemelen köyün kurulmasını sağlayan kişi) Kafkasya’dan Anadolu’ya göç eden bazı aileleri bu yöreye getirerek buraya yerleşmelerini sağlamış. Böylece Kırkpınar yerleşime açılmış ve daha sonraları Samanlı Dağlarının yamacında yer alan Mahmudiye köyünde yaşayanlardan bazıları da büyük bir kısmı ova tabanında yer alan Kırkpınar’a inmeye başlamışlardır.
Öncelikle birkaç ailenin gelişi ile kurulan Kırkpınar’ın nüfusu 1940 yılında 205’i erkek, 206’sı kadın olmak üzere 411’e yükselmiştir. Ancak 1940-1945 yılları arasında nüfusta büyük bir artış yaşanmış ve 753’ü erkek, 223’ü kadın olmak üzere toplam nüfusu 976 olmuştur. Bu dönemdeki nüfus artışı ise %137,46’dır. Burada dikkati çeken diğer bir husus ise bu dönemde özellikle erkek nüfusun çok fazla artmasıdır. Erkek nüfusunun çok fazla artmasının en önemli sebebi bu dönemde burada bir eğitim amaçlı askeri bir birliğin yer almasıdır. Buna karşın 1945-1950 yılları arasında ise bu birliğin buradan ayrılması ve II. Dünya savaşının olumsuz etkilerinden dolayı nüfusta neredeyse yarı yarıya bir azalma meydana gelmiştir. 1950 yılında toplamda %49,82 bir düşüşle. nüfus 574 kişi olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu dönemin nüfusunda savaşlar, iç ve dış göçler nedeniyle dönemler itibari ile çok büyük dalgalanmalar görülmüştür.
1870-1950 yılları arasında Kırkpınar’ da ki yerleşme hakkında bilgi verecek olursak. Bu dönemde Kırkpınar, yerleşmenin seyrek olduğu bir kır yerleşmesidir. Arazinin büyük bir çoğunluğu tarım arazisidir. İlk yerleşme çekirdeği günümüzde Hasan Paşa olarak adlandırılan alanda gerçekleşmiştir. İlk olarak üç ailenin yerleşmesi ile başlayan bu sürecin, 1940 yılında nüfusun toplamda 411’e ulaştığı düşünülürse yaklaşık olarak 60-70 hanenin varlığından söz edilebilir. Bu dönemde Kırkpınar kısmen toplu bir köy yerleşmesi özelliği göstermekle beraber merkezi kısmı günümüzdekinin biraz daha doğusunda yer almaktadır. Kırkpınar’ın güneyinden geçen İzmit yolundan ayrılan bir yol Kırkpınar içinden geçerek kuzeyinde bu yola paralel uzanan yol ile birleşerek Bağdat Caddesi istikametinde Kurtköy deresine kadar uzanmaktadır. Bu yolun doğu tarafı ise Mahmudiye deresi üzerindeki bir köprü ile Sapanca istikametine doğru devam etmektedir Bu yolun doğu kesiminde demiryoluna doğru inen tali bir yol göze çarpmakta, demiryolu ise doğu-batı istikametinde düz bir hatla Sapanca gölü’nün hemen gerisinde yer almaktadır. Bunun dışında sahada bunlara benzer ana veya tali yol gözükmezken kısmen bazı yerlerde tarla yollarının varlığından söz edilebilir. Bu tarla yollarının da yine Kırkpınar’ın doğu kesiminde, Sapanca ilçesine yakın olan kesimde geliştiği görülmektedir. Samanlı dağları, merkezin hemen güneyinden başladığından güneyinde yerleşme ve tarım arazisi yoktur. Ancak güneybatıya doğru bazı alanların tarıma açıldığı görülmektedir. Ayrıca merkezin doğusunda yer alan bölümdeki arazilerin Sapanca kıyısına kadar büyük bir çoğunluğunu kullanıma açıldığı görülürken batısında ise çok az bir alanın tarıma açıldığı görülmektedir. Batısındaki ve kuzeybatısındaki arazilerin büyük bir çoğunluğu bu dönemde kullanım dışıdır.
Gelişme Dönemi (1950-1980)
Türkiye 1950’i yıllardan itibaren ekonomide büyük atılımlar içerisine girerken, buna paralel olarak sanayileşme, şehirleşme, ulaşım faaliyetleri de gelişmiştir. Bu dönemde sanayileşme faaliyetlerinin en fazla olduğu bölge Marmara bölgesidir. Sanayinin en fazla gelişme gösterdiği bölge olması nedeniyle de Marmara aynı zamanda en fazla göç alan bölge olmuştur. Bu sebep dolayısıyla da Marmara Bölgesi’nin kırsal kesimleri de dahil olmak üzere birçok yeri bu göç hareketinden etkilenmiştir.
Kırkpınar’da konumu itibari ile sanayinin gelişme gösterdiği bu alanlara oldukça yakındır. Özellikle Sapanca Gölü çevresinde birçok sanayi tesisinin kurulması yöreye olan cazibeyi daha da arttırmıştır. Ayrıca bu dönemde Kırkpınar’ın içinde Segman üretimi yapan büyük bir fabrika kurulmuştur Bunun dışında İzmit, Arifiye ve Adapazarı’ nda yer alan fabrikalar da buradaki yerleşmenin gelişmesinde oldukça etkili olmuşlardır. Sonuç olarak ülke genelinde etkili olan ekonomik ve sosyal hareketlilik bu dönemde tüm yerleşmeleri az çok etkilerken, Kırkpınar’da bu hareketlilikten konumu itibari ile oldukça etkilenmiştir. Bu dönemde yöreye en yakın Doğu Karadeniz Bölgesinden göçler yaşanmıştır ve buradan gelenlerin daha çok Tepebaşı’nda yoğunlaştıkları görülmektedir.
1975 yılına ait hava fotoğraflarını incelediğimizde, bu dönemde Kırkpınar arazisinin büyük bir bölümün tarım ve yerleşmeye açıldığını görmekteyiz. Yerleşme çekirdeğinin geliştiği Hasan Paşa dışında, Soğuksu ve Tepebaşı da ortaya çıkmıştır. Zaten Kırkpınar bu dönem içerisinde 1971 yılında, bu üç yerleşim yerinin oluşması ile birlikte belediyelik bir yerleşim yeri olmuştur. Ancak yine de yerleşmenin daha çok Hasan Paşa’da yoğun olduğunu ve daha toplu bir yerleşim düzeni gösterdiğini söyleyebiliriz. Buna karşın Tepebaşı ve Soğuksu’da daha seyrek ve dağınık bir yerleşim göze çarpmaktadır. Zaten buradaki yerleşmeler daha çok yol ağına bağlı olarak gelişmiştir. Merkezden batıya doğru ayrılan Bağdat Caddesi kenarında artmaya başlayan yerleşmeler, batıya doğru gittikçe azalmaktadır. Yine aynı şekilde Tepebaşı Mahallesinde de İzmit yolu kenarında yerleşmelerin daha yoğun olduğu gözükürken tepelere doğru yerleşmeler çok seyrekleşmektedir.
Yukarıda da söylediğimiz gibi bu dönemde yerleşmenin gelişmesinde en önemli faktör yol ağının gelişmesidir. Evler genellikle eski ve yeni açılan yolların kenarlarında yer alırken aynı zamanda bu yollar tarlalara ulaşımı da kolaylaştırdığından boş olan arazilerin de tarıma açılmasını sağlamıştır. İzmit yolundan demiryoluna kadar inen üç önemli yol göze çarpmaktadır. Bunlardan bir tanesi, zaten daha öncede var olan, Kırkpınar’m doğusunda, diğeri Kırkpınar’ın merkezinde, üçüncüsü ise batısında yer almaktadır. Böylece Kırkpınar’ın tamamına kolay bir şekilde ulaşım bu dönemde sağlanmıştır.
Güncel Dönem (1980-2005)
Kırkpınar’ın kaderi özellikle 1989 yılında otoyolun beldenin içinden geçmesi ile birlikte değişmiştir. Bu tarihten sonra Kırkpınar yavaş yavaş başta İstanbul olmak üzere çevre illerden günübirlik uzaklaşmak isteyenlerin uğrak yeri olmaya başlamıştır. Zamanlar bu uzaklaşma isteğinin sıklaşması neticesinde bazı insanlar burada hafta sonları ve yaz aylarında ikamet etmek için ikincil ev ihtivan hissetmiştir. Bu isteklerini daha çok site içinde villalar şeklinde gerçekleştirilirken, müstakil villalar da yaygınlaşmıştır.
Bu dönemde Kırkpınar’a dışarıdan yoğun bir ilginin olması, Kırkpınar’ da yaşayan insanların yaşamlarında da önemli değişikliklere yol açmıştır. Daha çok çevredeki sanayi tesislerinde çalışan ve ek iş olarak tarımla uğraşan yöre halkına yeni iş alanları çıkmıştır. Yöreye hem günübirlik hem de ikincil evlerine gelen insanların ihtiyaçlarını karşılamak için çok sayıda market, kafe, restoran vb. tesis açılmıştır. Bunun dışında bahçe peyzajı ve ev dekorasyonu için süs bitkileri yetiştiriciliği ile demir ve mobilya atölyeleri de yaygınlaşmıştır.
Bu dönemdeki yerleşme yapısını 1999 yılına ait hava fotoğrafından inceleyecek olursak, önceki dönemlerden farklı olarak dikkati çeken en önemli unsur, Kırkpınar’ın içinden geçen İstanbul-Ankara otoyolu dur. Segman fabrikasının güneyinden Kırkpınar’a giren bu yol, Kırkpınar’ın kuzeyine, Sapanca Gölü kıyısına doğru yönelerek Kurtköy deresinin göle karıştığı yerden Kırkpınar’ı terk ermektedir. Dikkati çeken diğer bir husus ise Kırkpınar’da konut sayısında görülen muazzam artıştır.
Kırkpınar’da yerleşme İzmit yolu ile Bağdat caddesi arasında yoğunluk göstermektedir. 1975 yılında bu alanda neredeyse hiçbir konuta rastlanmazken, 20 yıl gibi kısa bir sürede burası tamamen yerleşime açılmış ve kullanılmayan çok az alan kalmıştır. Aynca Bağdat Caddesinin Sapanca Gölü’ne doğru olan kenarında da konutların arttığı görülmektedir.
Bu evler daha çok rekreasyon amacı ile kullanılan ikincil evlerdir. Bunun dışında konutların fazlalaştığı diğer bir alan olarak İzmit yolunun her iki kenarını söyleyebiliriz. Daha önceki dönemde konutların çok seyrek olarak yer aldığı bu yol üzerinde günümüzde daha yoğun bir yerleşme göze çarparken, bunların büyük bir çoğunluğunun restoran, market, ağaç ve demir atölyeleri, çiçek serası, akaryakıt istasyonu gibi ticari amaca yönelik binalar olduğunuz söyleyebiliriz. İzmit yolunun güneyinde yer alan Tepebaşı’nda konutların sayısında büyük bir artış yaşanmıştır. Burada daha çok kırsal yerleşmeler göze çarparken son yıllarda özellikle yamacın yüksek kesimlerinde bazı siteler yapılmış ve yapılmaktadır.
Sonuç olarak güncel dönemi içine alarak Kırkpınar’da yerleşmenin evrimine genel olarak baktığımızda büyük bir mekânsal ve fonksiyonel bir değişim yaşamış olduğunu görürüz. 1971 yılında belediye olan Kırkpınar, 2004 yılında Adapazarı Büyükşehir sınırları içerisine dâhil edilmiştir. İdari fonksiyonların birçoğu beldenin merkezi kesiminde yer alan bir binada toplanmıştır. İki katlı olan bu binanın üst kısmında belediye hizmet binası yer alırken, alt kesiminde beldenin güvenliğini ve denetimini sağlayan polis karakolu ve zabıta amirliği yer almaktadır. Yine bu binanın alt katında bir de postane bulunmaktadır.
2008 yılında çıkan 5747 sayılı Yerel yönetimler ile ilgili kanun kapsamında Kırkpınar Belediyesi kapatılarak Sapanca Belediyesi ile birleştirilmiş ve Kırkpınar Hasanpaşa, Kırkpınar Soğuksu, Kırkpınar Tepebaşı olarak üç mahalleye ayrılmıştır.
Kaynak
Sakarya Üniversitesi