Sapanca INFO

Sapanca Hepimize Emanet!

Hak Nebi’nin dilinde nifak sayılmış emanete hıyanet. Tohum toprağa, yavru yuvaya, yuva anaya, toprak suya, su buluta emanet. Peki Sapanca kime emanet?



Bir yazar derki; “kendimi bir şeylere fazlaca kaptıracak gibi olduğumda şu ucu açık soruyu hep sorarım: “Hakikatin mi peşindesin, yoksa…” İnsan kendisiyle ilgili konularda zihinsel berraklığını yitirmeye başladığında hakikatle irtibatında zayıf noktalar hasıl oluyor. Kişi, çoğu zaman farkında bile olmadan.

Ekonomistlere ve Sosyologlara motor yaktıran sosyo-ekonomik gelişmeler. Uzun tatil dönemi. İkamet eden 45 bin kişiye ilaveten on binlerce insanın özelde Sapanca ovası genelde vicdanları üzerinde ki tasarruf iddiası.

“Tatlı bir yalan söylersen on kişi seni alkışlar, acı bir gerçek söylersen sekiz kişi sana saldırır. Ama iki kişi sorgulamaya başlar. O iki kişiye selam olsun!” diyor Bertrand Russell, ‘Aylaklığa Övgü’ isimli meşhur kitabında.

Alkış, saldırı, sorgu ve/veya övgüyü taassup haline getirmeden Sapanca uğruna hakikat bağlamında Hasbihal etmeye cüret ettik.

Rivayet odur ki, yeryüzü yaratılıp insanlar çoğalmaya başlayınca mekân kavgaları değilse bile arazi sürtüşmeleri baş göstermiş, insanlar arasında. Buna kesin bir çare bulmak için de herkesin bir alanda toplanıp olayın çözümlenmesine karar verilmiş. Ufak tefek itirazlar dışında konu halledilmiş ve herkes yeni yerine yerleşmeye başlamış. Ama bir süre sonra süklüm büklüm biri çıka gelmiş ve yerinin olmadığından kendisine de bir alan tahsis edilmesinden dem vurmuş. Toplantıya niye gelmediği sorulunca da o gün bir misafir ağırlamakta olduğunu, ona ayıp olmaması için ayrılıp gelemediğini bildirmiş. Bu söz yüce Tanrı’nın hoşuna gitmiş ve “peki öyleyse kendime ayırdığım bir yer vardı, var git oraya yerleş” demiş. İşte orası Sapanca Ovası imiş.

Gerçekten de kuzeyi göl, güneyi orman denizi ile kaplı bu özel ve güzel topraklar İstanbul’a yakınlığı, tarihi, kültürü, doğa güzellikleri, uygun iklim koşulları, florası, faunası, sosyo-ekonomik olanakları ile günümüz insanını adeta büyülüyor.

Rivayete göre Yüce Tanrı’nın kendine ayırdığı sonra sevdiği kuluna bahşettiği Sapanca’yı modern söylemlerle savunduğumuz kendi doğrularımızdan dahi koruyarak, hakkaniyet ve sadakat noktasında sahip çıkmanın tek yolu EMANET bilinci olsa gerek.

Emanetin kıymetini en iyi bilen de insan en bilmeyen de. Kimi kardeşliği yüklenir emanet olarak, kendi canından kanından olmayana bile kardeş olur, dost olur yoldaş olur. Kiminin ise emaneti yeteneğidir, becerisidir, aklıdır onunla değer katar varlığına onunla var olur onunla tamamlar kendini. Kiminin emaneti anasından babasından mirastır, yüktür ömrü boyunca taşıyacağı. Kiminin emaneti ise hasrettir, beklemektir, özlemektir, yol gözlemektir. Kiminin emaneti sevdadır, yüreğinde hiç kirlenmeden taşıdığı ve daima taşıyacağı.

Cemil CÜNEYD şiirinde der ki;
Hak Nebi’nin dilinde nifak sayılmış emanete hıyanet
Tohum toprağa, yavru yuvaya, yuva anaya emanet
Toprak suya, su buluta emanet

Doğal güzellikleri, çevresel zenginlikleri, kültürel mirası, gölü, dereleri, zengin ekosistemi, tarihi ve kültürel değerleri, doğal kaynakları ve dahi insanları ile Sapanca kime emanet?

Soğucak Yaylasının orta yerini çöplüğe çeviren plastik atıklar. Sapanca gölü kenarındaki piknik artıkları, kullanılmış çocuk bezleri, çekirdek kabukları. Orman alanlarını işgal eden beton yapılaşmalar. İhtirasın, hoyratlığının tehdit ve talan ettiği, bir daha yerine konamaz tabiat hazineleri. Umursanmayan tarihsel geçmiş, ibret alınmayan yaşanmışlıklar. Tarif edilemez güzelliklerin izah edilemez tahribatları.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda hakikatin ne kadar bizimle olduğunu Peyami Safa şöyle vurgular: “Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgâr dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: ‘Buradayım!’ der.”

“Sapanca’yı ve hayatımızı tüketen olası kör gidişatlara duyarsız kalmamak, üzerimize düşen en küçük sorumluluktan ‘bence’ lerimiz ile kaçmamak, daha iyisi daha güzeli için kolları sıvamak” diye tevil edersek hakikati cüret mi etmiş oluruz?

Surete aldanan hakikati ıskalarmış. Bu dünyada kalıcı değiliz, gelip geçiyoruz! Ama kim olarak gelip geçtiğimiz önemli! Emanetin hakkını vermişler olarak mı, emanete hıyanet etmişler olarak mı?

İnsan, tercihidir!

Kaynak
TRT Gönül Dağı Dizisi
Gökhan ÖZCAN – Yeni Şafak
Mustafa İSEN – Sapanca INFO

3 Yorum

Vedat Sevgigör 24 Haziran 2023 at 18:45

Kıymetli yazar kalemine sağlık 🙂

Cevapla
Hatice Akman 24 Haziran 2023 at 18:50

Kaleminize sağlık 👏👏

Cevapla
Mehmet DAL 24 Haziran 2023 at 19:45

Çok güzel özetlenmiş elinize sağlık

Cevapla

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...