Yaşanmakta olanı değerli kılan, yaşanmış olandır. Kemal SUNAL’ın Sapanca’da çekilen ÖĞRETMEN filmindeki öğrencilerinden biri olan Bahadır OZAN, anılarını Sapanca INFO okurları ile paylaştı.
Yıl 1988. Yer Sapanca Alaçam Okulu. Senaryosunu İhsan YÜCE, yönetmenliğini Kartal TİBET, yapımcılığını Memduh ÜN’ün yaptığı ve Kemal SUNAL, Selma SONAT, Ferdi AKARNUR, Reha YURDAKUL, Selahattin FIRAT, Kaya GÜREL, Ekrem DÜMER ve Ahmet AÇAN’ın başrollerini oynadığı ÖĞRETMEN adlı film çekilir.
Filminin konusu; Hüsnü ÇELİK, eşi ve iki çocuğuyla köyde yaşayan bir öğretmendir. (Bu sahneler Hacımercan köyünde çekilmiştir.) Öğretmenlik görevindeki başarılarından dolayı İstanbul’a tayin edilir. Öğretmen maaşıyla İstanbul’da geçinemez. Ek iş yapmaya başlar. Fakat yaptığı işlerin hiçbirinde başarılı olamaz. Hüsnü’nün ve ailesinin durumu gittikçe daha da kötüleşecektir. En sonunda Hüsnü aklını kaybeder ve akıl hastanesine gönderilir, orada hayatını kaybeder.
Yaşanmakta olanı değerli kılan, yaşanmış olandır. Kısaca bizler buna “anı-hatıra” diyoruz. Anılar, tarih değildir ama tarihî gerçeklerin açıklanmasına da önemli yardımları dokunur. Film içinde Hüsnü öğretmenin öğrencilerinden biri olan Bahadır OZAN, ÖĞRETMEN filmi çerçevesinde anılarını Sapanca INFO okurları ile paylaştı.
“
1988 yılında Alaçam ilkokulunun 5-A sınıfında okurken Rahmetli Kemal SUNAL’ın başrolünde oynadığı “Öğretmen” filminin Sapanca’da ki kısımlarının çoğu sınıfımızda çekilmişti.
O yıllarda Alaçam İlkokulu yarı zamanlı ilkokul yarı zamanlı olarak da ortaokul olarak kullanılmaktaydı. Ben de Öğretmen filminin çekildiği sınıfın, sınıf ortamını oluşturan öğrencilerden bir tanesiydim. (Kapak resmindeki sağ arkadaki yakışıklı) 🙂
O döneme dair aklımda kalan, bu filmden ziyade Selma ÇAKMAKÇI öğretmenimizin her birimiz ile olan insan üstü alakasıydı. Bu alaka, sınıfımızda ki herkeste kendinden menkul bir şeylerin var olmasını sağlamıştı.
Siyah önlük bizi tek tipleştiren bir şey değil, her birimizi hikayeleri ile farklılaştıran bir üniforma idi o zamanlar. Tek derdimiz öğretmenimize kendimizi gösterebilmekti. Bunun için de tüm yazılılardan Pekiyi almak gerekmiyordu. Lüzumlu olan iyi insan olmaya çalışmaktı. Kimimiz bunu Kooperatif koluna girip teneffüslerde kantinde çalışarak yaparken, kimimiz Temizlik kolunda okulumuzun temiz kalmasına uğraşarak yapardı. Kimi gezi kolunda okulca gidilen pikniklerde asayişi temin eder, kimimiz de kavga eden iki arkadaşımızı ayırarak bunu gösterirdi. Çünkü Selma Öğretmen herşeyi görürdü.
En çok sevdiğim yönlerinden biri iyiliği, başarıyı ve çabayı gördüğü anda bunu takdir edecek farklı bir yöntemi olmasıydı. Kimi zaman defterimize attığı o güzel imzasıyla bunu yapar kimi zaman arkadaşlarımıza örnek göstererek onöre ederdi.
Öğretmenliğin nasıl büyük bir adanmışlık duygusu gerektirdiğini Selma Öğretmen’imizin eğitimimiz için yaptığı her şeye kendinden bir şeyler katma çabasıyla şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Tüm ilkokul hayatımızda 23 Nisan’larda özel bir aktivitede bulunmadığımız vaki olmamıştı. Öğretmenimizin bu aktivitelere bizleri olağanüstü bir gayretle hazırlamaya çalışmasının amacı, Hükümet Konağının önünde şovumuzu yapmamız değildi. Nitekim çoğunda 23 Nisan yağmurlu olduğundan gösterimizi tam olarak yapamazdık. Öğretmenimizin yağmurlara rağmen tek gayesi kendimizi ifade etme yeteneği kazanarak, sağlam bir kişilik temeli atmamıza hizmet etmekti. Diyalogların monologlara göre daha çok insana yakışan bir şey olduğunu göstermek için bu aktivitelerde herkese küçük büyük demeden en az birkaç rol verirdi.
Filme tekrar dönecek olursak Sapanca’ da böylesi bir filmin çekiliyor olması gerçekten büyük bir olaydı o zamanlar. Sınıfımızda çekilen bu filmde yer almanın çocukça heyecanı öyle büyüktü ki, filmde sadece birkaç saniye gözükmeme rağmen tüm tahsil hayatım boyunca “ben Öğretmen filminde oynadım” diye şekil yapmışımdır.
Her ne kadar” Öğretmen’i” izleyen arkadaşlarımın,” ulen koca filmde iki defa kulağın gözüküyor, neyin havasını atıyosun” sataşmalarına maruz kalsam da hiç aldırış etmemişimdir 🙂
Şaka bir yana iki saatlik bir filmin didaktik mesajını Selma Öğretmen bir ömür boyunca Sapanca’ mızın sahnesinde bizlerle buluşturmuştur. Ve asıl filmi yapılması gereken Öğretmen o’dur.
Hani köy enstitülerinden yetişmiş olan öğretmenlerin gittikleri yerlerin her şeyi oldukları anlatılır ya hep. Kimi yerde iğne yapan bir doktor, kimi yerde tansiyon ölçen bir hemşire. Kimi yerde küskünleri barıştıran bir barış elçisi olduklarını duyarız, kimi zaman dünyayı değiştirip devranı döndürecek bir idealist.
Belki de Selma Öğretmen o enstitülerin son temsilcisiydi Sapanca’daki biz öğrencileri için. Ve belki de köyümüzün her şeyi.
Ömrün uzun, Öğretmenler günün kutlu olsun Selma Öğretmenim!
Ve tabiki Türkiye’mize emeği geçen tüm öğretmenlerin…
Filmi İzlemek İçin: