Sapanca INFO

İşgal Döneminde Sapanca’da ki Yunan Mezalimi

Yunanlılar 25 Mart 1921’de Sapanca’yı işgal eder. 325 ev, 170 dükkan, 17 değirmeni yakar, köyleri ateşe verip bütün eşyaları çalar, gasp eder. 55 esir ve 24 şehit olmak üzere 79 biçarenin canını yakar.



İzmit üzerinden harekete geçen Yunan tümeni, 24 Mart 1921 tarihinde Kırkpınar’ı işgal eder. Düşmanın ileri harekâtına yerli Rum ve Ermeni çeteleri de katılır ve 25 Mart’ta Sapanca işgal edilir. Yunan ordusundan cesaret bulan yerli Rum ve Ermeni çetelerinin uzun yıllar barış ve kardeşçe yaşadıkları Sapanca’da icra ettikleri yağma, cürüm ve öldürme olaylarını Dr. Zekeriya TÜRKMEN şöyle anlatır makalesinde.

“Yunanlılar 25 Mart 1921’de Sapanca’ya girerek, kasabada 325 ev, 170 dükkan, 17 değirmeni yakıp 55 esir ve 24 şehit olmak üzere 79 biçarenin canını yakmış ve Arifiye, Kalaycı, Hacımercan, Şöhretiye, Kuru Çeşme, İlmiye, Memnuniye, Nailiye, Balkaya, Ulviye, Muradiye, Senaiye, Mahmudiye, Dibektaş ve Kürt Köyü gibi büyük köyleri ateşe vermiş ve bütün eşyasını çalmış, gasp etmiştir.

İşgal ordusu ve işbirlikçi çeteler Sapanca’nın Rüstem Paşa Camii’nin halılarını soyduğu gibi bütün evlerin eşyasını arabalarla İzmit ve Gemlik tarafına sevk etmişlerdir. Çekilirken Sapanca’nın Yeni Camii Mahallesi’nden Emin Beyoğlu Şükrü, Halim Usta’nın oğlu Mehmet, Boşnak İbrahim, Zeynelzade Ahmet, Memiş oğlu İshak Ağa, Küçük Mehmet oğlu Hüseyin, Hacı Fazlı Ahmet Efendi ve ağalarla Yüzbaşı Namık Beyi, Çayiçi Mahallesinden Kahveci Salim, Fok (Fevk) Hasan’ın Salih, Çerkes Şevki, Boşnak İbrahim, Hacı Ahmet, Abdi oğlu Mustafa, Züherlerin Ahmet, Saatlerin İbrahim Ağalar; Rüstem Paşa Mahallesinden Badiş oğlu Mehmet, Memnuniye Köyünden Remut oğlu Mustafa, Mahmut Dayı oğlu Ali, Fevziye Köyünden Kurnaç oğlu Salih, Çelebi oğlu Ahmet, Hoca Sait Efendi ve Ağaları; Yanık Şerefiye Köyünden Çuhadar oğlu Hasan, Bayraktar oğlu İbrahim’in yeğeni Ali, Kürt köyünden [şimdi Kurtköy diyoruz] Mehmet’in oğlu Ahmet, Serin Ali, Kürt oğlu Ahmet, Ömer oğlu Ahmet, Laz Mustafa, Mustafa, Şükriye Köyünden Hızır oğlu Salih, Şöhretiye Köyünden Kadir Onbaşı’nın oğlu Yusuf, Hozoğlu Seyyit’in kızı Latife, Muradiye Köyünden Havva, Başoğlu Yusuf, İlmiye Köyünden Mehmet, Göldibi Köyünden [Güldibi olabilir] Mahmut oğlu Hüseyin, Seyid oğlu Süleyman, Dibektaş Köyünden Hafız Ahmet, Ömer oğlu Hüseyin, Hacı Şaban oğlu Osman, Numan Ağa’nın oğlu Şükrü, Molla Dursun oğlu Ahmet, Nuvar [Ermeniler tarafından kullanılan bir kadın adı] oğlu Ali, Yüza oğlu İsmail, Ömer Ağa’nın İlyas, Köse Osman oğlu İbrahim, Hacı Mercan Köyünden İmam oğlu İlyas, Hacı Ali oğlu Ömer, Selim oğullarından Emin oğlu Mustafa, Recep oğlu Yusuf, Mevlüt oğlu İsmail, Kadir oğlu Mehmet Efendi ve Ağaları esir alarak meçhul bir semte sevk etmişlerdir. Memnuniye Köyünden Halil oğlu Şirin Ali, Mutoğlu Halil Çavuş, Arifiye Köyünden Mahmut oğlu Hüseyin Hoca, Laz Ali Çoban, Şükriye Köyünden Huz oğlu Abdullah, Şöhretiye Köyünden kahveci oğlu Recep Ağa, yeğeni Hüseyin, Muradiye Köyünden yetmiş yaşında Serdar oğlu Recep, Kuru Çeşme Köyünden Bostancı oğlu Hacı Süleyman, Tanıt oğlu Süleyman ve İdris, İhsaniye Köyünden Tanıt oğlu Hüseyin, Akçay Köyünden Süleyman oğlu Fuat ile misafiri bulunan yedi şahıs, Hacı Mercan Köyünden  Ömer oğlu Hasan, İbrahim oğullarından Ömer ve Hurşit, Demirci oğullarından Reşit Ağa’nın çocuğu Mehmet, Mahmudiye Köyünden ve bölgede herkes tarafından tanınan birisi olan ulemadan Hacı Halil Efendi, Murat oğlu Sefere, Mustafa oğlu Mehmet Ağa ve Efendiler gaddarca öldürülmüş ve Hacı Mercan Köyünden Faruk oğlu Mustafa’nın karısı Hatice ile birlikte boğazları kesilmiştir.

Ali Rasih Bey’in oğlu Ragıp Bey’den Yunan komutanı zorla 1.000 lira almıştır. Nahiyede zulüm yapan Yunanlılardan başka Kırkpınarlı Agop, Kahveci Yorgi, Deli Vasil, Hacı Yanko’nun oğlu Saatçi Apostol ve çocuğu, Çelinin oğullarından Haçator, Hamparsum, Serkizyan oğullarından Artin Klaycif çocuğu Agop ve gayri Müslüm eşkiyalar dikkate şayandır.”

Şüphesiz ki Milli Mücadele’nin düşman işgaline karşı direnerek kazanılmasında Sapanca halkı da büyük rol oynamış ve ciddi bedeller ödemiştir. Yüce ALLAH şehitlerimize gani gani Rahmet, bizleri de şehitlerimize layık eylesin!

Derler ki “Hayat geçmişe bakarak anlaşılır, geleceğe bakarak yaşanır”. Geçmişe bakmayı ne kadar iyi bilirsek geleceği de o kadar iyi görürüz. 22 Haziran geldiğinde duygusal konuşmalarla yoğrulan rutin törenler yapmaktan öteye geçerek bize ve yeni kuşaklara ibret aynası olacak, köklerimizi ve geleceğimizi sağlamlaştıracak temsili düzeyde olsun bir şehitlik düzenlememiz daha güzel ve faydalı olmaz mı?

Kaynak:
Dr. Zekeriya TÜRKMEN | İŞGAL YILLARINDA ADAPAZARI KAZASINDA YUNAN MEZALİMİ

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...