Bir ülke, profesyonel ordusuyla, son teknolojik silahları ile çocukları, kadınları, yaşlıları, sivilleri neden öldürüyor? ‘lanetli bir varlık’ gibi. Hanzala’nın tekrar yüzümüze bakabilmesi için tüm insanlık zalimlere “Yeter!” diyebilir mi?
Gerilim filmlerini hiç sevmesem de öneri üzerine Bird Box (Kuş Kafesi) adında bir film seyretmiştim. Tam gerilim de sayılmazdı aslında ama insanı ürperten bir yanı da yok değildi. Kısaca film, insanları topluca intihara sürükleyen ‘lanetli bir varlık’ ile mücadele eden iki çocuk annesi bir kadının hayatta kalma mücadelesini anlatıyordu. Kendi içinde bir çok çelişki gördüğüm için filmi ilk etapta hiç beğenmedim ama aklımın bir köşesinden de hiç çıkmadı.
Filmde, lanetli varlıktan etkilenen üç tür insan tipi vardı. Birincisi, sağlıklı zihne sahip olanlar. Bu insanlar lanetli varlığı görünce bilinçaltları etkileniyor, hızlı ve vahşi bir şekilde intihar ediyordu. İkincisi, zihinsel sorunları olanlar; bu insanlar, lanetli varlığı görünce ona hizmet edip, kendini korumaya çalışan insanlara ihanet ediyorlardı. Üçüncüsü ise körler ya da göz bantları ile görme yeteneğinden vaz geçip, geriye kalan duyularına güvenerek yaşamaya çalışanlar.
21 yy. da karşı karşıya olduğumuz sorunlar yok edilemeyen ‘lanetli bir varlık’ gibi. Ve bugün muhatabı bizleriz. Bizler de Kabil’ lere karşı Habil’ lerden yana safımızı belli etme adına Sapanca INFO okurları için hasbihal etmek istedik.
İnsana dair sorunların hepsini bir seferde dile getirmek elbette mümkün olmasa da en örgütlüsü ve şiddet politikaların yürütülme biçimi olan ‘savaş’, insanlık tarihi kadar eskidir. Ve insanlık tarihi boyunca bugünkü dünya nüfusu kadar insanın ölümüne sebep oldu, oluyor.
Sadece 20 yy da yaşanan savaşlar nedeniyle 110 milyondan fazla ölüm, 250 milyona yakın sakatlık meydana geldi. 120 milyondan fazla insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Kıtlık, hastalıklar ve ekonomik krizler yaşandı. Hem de, silahlanmaya ayrılan fonun yüzde 10’u ile (70-80 milyar dolar) tüm dünyada ki temel hizmetleri karşılanabilecekken…
Sözüm ona tüm savaşları bitirmek için çıkarılan I. Dünya savaşından tutun da futbol müsabakasında yenilmeyi hazmedemeyen El Salvador taraftarlarının Honduras taraflarına karşı çıkardığı, 5 yıl süren ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan savaşa kadar. ‘Lanetli varlık’ bu katliamları her zaman meşru bir sebeple (!) işlerken savaşmayanlara düşen yaşamak için gözlerimizi kapamak mı?
Zira gözlerimizi açtığımızda biz de o lanetli varlığın cinayetlerine iştirak eder miyiz diye korkmuyor değiliz. Cinayetleri işleyenler az önce bizim gibiydiler. Ama birçokları gözlerini açıp lanetli varlığı gördüklerinde onlar da birer cani haline geliverdi.
Sımsıkı kapattığımız gözlerimizi, eğer görüyorsak, eninde sonunda açmak zorunda kalacağız. Ya da sorumluluklarımızdan sıyrılmak için gözlerimizi kendi ellerimizle yok edeceğiz. Yaratılış serüvenini sadece Big Bang teorisi ile izah edenler için belki makul gelebilir, lanetli varlığı gördüklerinde hayatına devam etmek için ‘gözlerini kapamak’ veya ona hizmet etmek. Peki, insan olmasına anlam yükleyenler!
Viktor E. Frankl, “yaşamın anlamı insandan insana, günden güne ve saatten saate farklılık gösterir” dese de insan olma paydasında buluşanları anlam veremediği tek bir soru var:
Bir ülke, profesyonel ordusuyla, son teknolojik silahları ile çocukları, kadınları, yaşlıları, sivilleri neden öldürüyor? ‘lanetli varlık’ gibi.
Seçeneklerimizi Bird Box ile sınırlayacağımıza bir de “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filminde karşılaştığımız başka bir tavrı da benimseyebiliriz. Seyredenler hatırlayacaktır, filmde Cep Herkülünü motive eden en önemli şey, Batı Trakya’da yaşayan Türklerin çektiklerini dünyanın gözlerinin önüne sermek idi. O zamanda da Bulgaristan’ın yaptıkları biliniyordu. Bu kadar aşikar olmasa da… Ancak Naim Süleymanoğlu sakatlıklarını ve hastalıklarını bir kenara bırakarak tüm dünyaya, kazandığı zaferlerin ardından haykırmıştı: “Görmüyor musunuz bu insanların çektiklerini?”
Şimdi dönelim başlangıçta filmimiz üzerinden değerlendirmemize: Böyle bir canavara karşı gözlerimizi kapatmalı mıyız, hayatımıza devam etmek için? Yoksa işbirliği mi yapmalıyız? Ya da daha dürüstçe gözlerimizi nasıl açabiliriz de bu lanetli canavara karşı, nasıl mücadele ederiz? Bu zulme karşı Allah’a dua ederek yardım dileyen yüz binler, milyonların bu eylemlerin yanında neler olabilir?
Mesela tüccarlarımız, artık bu anlayışa sahip olanlarla çalışmıyorum diyebilir mi?
Mesela sanatçılarımız, kralın çıplak olduğunu haykırarak, sahne aldıklarında bu canavarı lanetleyebilir mi?
Mesela şairlerimiz şiir yazıp, ressamlarımız resim yapabilir mi?
Mesela yazarlarımız bu zulmü lanetleyerek yazabilir, hatiplerimiz de dile getirebilir mi?
Mesela hukukçularımız, bu suçları uluslararası yargıya taşıyabilir mi?
Mesela sivil toplum kuruluşlarımız dayanışma ağları kurabilir mi?
Mesela öğrencilerimiz kantinlerde zalimleri ve zulümlerini gündem yapabilir mi?
Mesela, yüzümüze bakamayan Hanzala’nın tekrar yüzümüze bakabilmesi için tüm insanlık zalimlere “Yeter!” diyebilir mi?
Kaynak
21. Yüzyılda İnsanın Anlam Bunalımı
İnsanlık Tarihinde Savaşlar
Keyfi nedenlerden dolayı meydana gelen 10 savaş
1 Yorum
Dünya bir destan izliyor destanı yazanlar okadar cokki mazlum cocuklar kadınlar vatanını namusunu koruyan müçahitler herğün üzerine bomba yağan doktorlar ve sayısız kahraman kanımca dünyanın son destanı Filistin Müslüman alemının şerefini izzetini bütün insanlığa duyuran islama atılan tüm iftiraları temizleyen kahramanların destanı gazzede yaşananlar dünya insanına insanlık dersi veren gazze halkı ne kadar izzeli ve şerefli sin canakkale neyse sende oylesin ey gazze