Sapanca INFO

Dünya’yı Anlama Sanatı; Gerçeklik Algısı

Yaşananları anlama ve açıklama biçimimiz, gerçekliği nasıl algıladığımızı gösterir. Değer yargılarımız, bilgimiz ve deneyimlerimiz sayesinde olup biteni yorumlar ve çıkarımlarda bulunuruz. İdeoloji veya inanç temelli köşeler oluştururuz. Peki algıladığımız her şey, gerçek midir?



Hatırlarsınız, ‘Hababam Sınıfı’ filminin uyanma sahnesinde hep beraber bir şarkı söylenir; ‘Neler Oluyor Hayatta’ diye. Şöyle dönüp geriye doğru baktığımızda, Göbekli Tepeyi inşa eden Homo Sapiensten günümüz Modern insanına kadar ortaya koyduğumuz performansın pek de başarılı olduğu söylenemez. En azından modern insanın yaşadığı pek çok travmatik soruna baktığımızda hala mutluluğu arayan, yalnızlıktan mustarip bir varlık olduğunu anlayabiliyoruz.

İnsanlığın kendisine çözümler ararken ortaya koyduğu gelişim çizgisini ise ‘Hükümet Kadın’ filminde tünel kazan öğretmen muzip bir “iki inek” analojisi ile özetliyor aslında;



“Eğer iki ineğiniz varsa; Sosyalizmde: Devlet birini alıp komşunuza verir, Komünizmde: Devlet ikisini de alır, size biraz süt verir, Faşizmde: Devlet ikisini de alır, sonra size süt satar”

Xate Hanımın bu tanımlamalara verdiği cevabı burada yazamazsak da, onun sözleri insanlık adına verilmiş bir cevap gibidir sanki. Ancak bir arada yaşamak için üretilmiş hiçbir önermenin, 16 ncı yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da ortaya çıkan ve kısa süre içinde tüm dünyayı etkisi altına alan Kapitalizme karşı galip gelemediği de ortada. Çünkü Kapitalizmin “İki ineğiniz varsa birini satın boğa alın, sonra sürünüzü yetiştirirsiniz” önermesini modern insan(!) çok benimsemiş görünüyor.

Bu beğeni sayesinde Kapitalizm; yoğun sermaye biriktirmek, devamlı pazar ve kâr aramak, uluslararası ekonomik ilişkilere girerek ayakta kalmak, örgütlenerek sürekli yenilik yaratmak gibi gereksinimlerini yerine getirmek için gerekli olan nitelikli insan kaynağına her zaman sahip oldu.

Bu kaynağı verimli kullanabilmek için de insanın en temel ihtiyacı olan ‘Gerçeklik/Hakikat Arayışı’ nı kullandı. Öyle ki arayışta olma hali, arayış içinde olanı açık hedef haline getirir. Kendimizi bir anda çekildiğimiz yerde buluruz, yönlendirilmeye açık bir zayıflığa düşeriz.

Arayışta olanları Kapitalizmin gönüllüsü haline dönüştürmek için bir şeylerin yapılması gerekliydi ki o da gerçeklik algımızın yönlendirilmesi. Galiba tam olarak bu yapıldı!

Bizde ‘Gerçeklik Algısı’ üzerine Sapanca INFO okurları ile hasbihal etmek istedik!

Burada bahsedilmeye çalışılan algı farklılığı; psikoz, şizofreni gibi psikiyatrik rahatsızlıklarda görünen gerçeklik algısındaki bozukluk değildir. Gerçeklik algısı çoğu zaman bu kadar ciddi düzeyde bozulmaz. Bu hastalıklarda kişinin gerçeklik algısı ciddi şekilde bozulmuştur ve ilaçla tedavi edilemeyecek duruma gelmiştir. Bu yüzden tıbbi tedaviye ihtiyaç gösterirler…

Söz konusu algı farklılıkları bireysel deneyimleri, zihinsel süreçleri, kültürel ve sosyal normları, medya ve iletişim okuryazarlığı, eğitim ve bilgi düzeyi, sosyal ilişkileri, inanç sistemleri ve ekonomik koşulları sebebi ile birbirinden benzersiz bir kombinasyona sahip olan her insanın; çevresini, dünyayı ve deneyimlediği olayları nasıl gördüğü, anladığı ve yorumladığı ile ilgili temel bir zihinsel süreçtir.

Peki algıladığımız her şey, gerçek midir?

Sosyal medya, bilgi kirliliği, kişisel önyargılar, sosyal baskı ve grup düşüncesi, manipülasyon ve propaganda ayrıca bilgiye erişim farklılıkları gibi nedenler yanıltıcı bir gerçeklik algısı doğurabilir. Böyle bir halde, gerçek olanla algısal gerçeklik arasında sıkışırız, doğrumuz şaşar ve kafamız karışır. Oysaki doğru, gerçekle tutarlı ve uyumlu olmayı gerektirir. Eğer tutarsızlık ve uyumsuzluk varsa, belirsizlik ve sorun olduğu anlamına gelir.

Sonra, maruz kaldığımız yanlış bilgilerin doğru olduğuna ikna olmuş olarak, hayatımıza devam eder buluruz kendimizi. Kanaatlerimizi, tavrımızı, tarzımızı kendimize göre ve özgün olduğuna inanarak belirleriz tercihlerimizi. Hem de çekilen her acıyı, yaşanan her türlü krizi, dökülen her damla kanı umursamadan hatta kutsayarak, yeni acıların mağduru ve sebebi oluruz.

Gerçek Belirsizleştikçe Yalanın İştahı Kabarır

Bugün gerçeklik algısı yaratan dezenformasyonun, manipülasyonun ve komplo teorilerinin insan üzerinde artan etkisini zayıflatabilmek için insanın yalana meyil etmesine neden olan sebepleri tespit edebilmek şart görünüyor.

Kişisel veya maddi çıkarlar elde etmek, toplumun veya bir grup insanın beklentilerine uymak, başkalarını korumak veya onları üzmemek, baskı veya sorumluluklardan kaçmak, hoşlanılmak veya takdir edilmeyi istemek, başkalarının beklentilerini karşılayamamak veya hayal kırıklığına uğramak, toplumun veya grupların normlarına uymak gibi haklılaştırılmış sebeplerle YALAN ve kankası SANSÜR, varlığını güçlü bir şekilde sürdürdüğü sürece ‘HAKİKAT’ için daha fazla gayret etmek ve ödenecek bedel de maliyet olarak görülür.

Sonuç olarak;

İletişim kanallarının arttığı ve her an her konu hakkında hızlı bilgi sahibi olabileceğimiz günümüzde belki en önemli sorun yine ‘iletişim’ olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlık belki hiç bir dönem, bilgiye bu denli çabuk ve doğrudan ulaşamamıştır. Bilene ya da bilgi kaynaklarına ulaşmak zamanla daha kolay hale gelirken, ailelerimizin verdiği bilgileri yeniden değerlendirecek, yeni bilgileri oluşturan ve yorumlayan yazılımlara tanıklık ediyoruz. Ancak tüm bu olumlu gelişmelerin bir de görünmeyen karanlık yüzü ile karşı karşıyayız: ‘Yanlış Bilginin Sultası’.

Adını akademik olarak manipülasyon, dezenformasyon, misenformasyon vb gibi farklı şekillerde telaffuz etsek de temelde bilginin doğruluk için atan kalbini yanlış ve yalanla kirletme gayretidir “Yanlış Bilgi Sultası”.

İslami gelenekte yetişmiş, ortalama bir Türk olarak son sözlerimiz ise şunlar olsun: Rabbimiz meleklere, “Ben yeryüzünde akıl ve irade sahibi varlığa sorumluluk yükleyeceğim” dediğinde “Orada fesat çıkaracak, kan dökecek bir varlığa mı sorumluluk yükleyeceksin” diye itiraz eden melekleri utandıracak bir hayatı yaşayabilmek için lazım olan bedeli ödeyebilme niyazı ile…

Kaynak
Kapitalizme Teorik Yaklaşımlar
Dr. Recai YAHYAOĞLU

Fatih ÖZUTKU

1 Yorum

Vedat Sevgigör 20 Ekim 2023 at 21:16

Çok güzel bir değerlendirme🙂

Cevapla

Yorum Yap

İçimdeki BEN, Dışımdaki SEN ve SAPANCA ...