Sapanca’dan Ahirete yapacağımız yolculuklarda, ölü bedenlerimize yardım edecek kardeşlerimiz kurslarını tamamladı.
Kur’an-ı Kerim’de, “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır (4/78), Her canlı ölümü tadacaktır. (21/35)” buyuruluyor. Sapanca ilçesinde ikamet eden 45.000 kişi de bu ilahi emirden istisna değildir. Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar eninde sonunda ölümle yüzleşir. Çünkü bu dünyada her ne varsa geçici ve ölümlüdür. İnsanoğlu çağlar boyunca ölüm karşısında hep çaresiz kaldı. TÜİK verilerine göre 2021 yılında Sakarya ilinde vefat edenlerin sayısı 8.228 kişidir. Sapanca’da ise 2022 yılında 61 hemşerimiz hayatını kaybetti.
Yahya Kemal, 1929 yılında İspanya/Madrid’e atanan ilk büyükelçimizdir. Burada görevliyken ülkemiz nüfusu da 13-14 milyon civarındadır. Günün birinde diğer ülke elçilerinin de katıldığı bir toplantıda, Türkiye’nin nüfusu sorulu kendisine. Yahya Kemal de “50 milyon” civarında der. Nüfusumuzun bu kadar olmadığını bilenler hayret ederek; “Nasıl oldu da 50 milyon oldunuz?” diye sorarlar. Yahya Kemal’in cevabı hazırdır: “Biz ölülerimizle birlikte yaşarız”.
Bu bilinç ve farkındalık ile ilçe halkının temel ve güncel ihtiyacını karşılamaya yönelik Sapanca Müftülüğü, Halk Eğitim Merkezi ile koordineli olarak “Cenaze Hizmetleri (teçhiz, tekfin)” kursu düzenledi ve 40 kursiyere cenaze yıkama ve tekfin kursu verildi. İlçe vaizi Esma ÇEŞMECİ tarafından verilen kursa, Kur’an Kursu Öğreticileri ve öğrencileri katıldı. Kursiyerler cenaze yıkama ve tekfin hakkında bilgilendirildi. Kursu başarı ile tamamlayan kursiyerlere belgeleri, İlçe Müftüsü Yavuz KOÇAK ve Halk Eğitim Merkezi Müdürü Selahattin ÇAĞIR tarafından verildi. Kendilerine teşekkür ederiz!
Ölünün define hazır hâle getirilmesi için yapılan hazırlıklara Techiz, ölünün yıkanmasına Gasil, ölüyü yıkayana Gassal, kefenlenmesine Tekfin, musallaya ve namazdan sonra kabristana taşınmasına Teşyi, kabre konulmasına ise Defin deniyor.
Bu bilgilerin yanı sıra cenaze hizmetlerinin belediyeler tarafından sürdürülen bir sosyal politika olduğunu hatırlamak iyi olacaktır. Bu hizmetler, aynı zamanda ölüm uğraşısında görev alan geleneksel ve modern mesleki alanları bir araya getirmektedir. Belediye, ölüm etrafında ortaya çıkmış geleneksel ve modern meslekleri bünyesi altında toplayarak ölüm uğraşısını kurumsallaştırmakta ve kontrol sistemleriyle de ölüme ait toplumsal alanları organize etmektedir. Gassal başta olmak üzere ölümle ilişkili meslekler belediyede istihdam edilmektedir.
Bir çoğumuzun belki de yaşarken tanımadığı, tanıştıktan sonra da bir anlam ifade etmeyen ama ölü bedenlerimizin Ahiret yolculuğunun merkezinde olan “Gassal” ları tanımak ve onlarla empati yapabilmek için hasbihal etmek istedik.
“Ölü bedenlerin yönetimi” kavramı, günümüzde cenaze uğraşısını salt ekonomik bir tüketim alanı olarak değil; din, kültür ve kimliklerinde görülebildiği, gelenekselden moderne geçişte toplumsal dönüşümlerin izlerinin de sürülebildiği ayrıca sosyolojik bir bağlamı da olduğu için tercih edildi.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi (1932-1988)” adlı kitabı okuduğunuzda ideolojiler uğruna; İslam dini adına olumlu, güzel tüm kavram ve toplumsal görünümlerin en küçük detayına kadar nasıl sansürlendiğini ve bu güzelliklerin deforme edilerek tahrip edildiğini göreceksiniz.
Bu sansür uygulaması, İslam dini ile ilgili olumlu örneklerin ortadan kaldırılıp, olumsuz örneklerin yaygınlaşmasına neden oldu Tük Sinemasında. İmamlar yahut dindarlar yobaz, çıkarcı, cahil hatta hain olarak gösterildi. Olumsuz imajlar, nesilleri İslam dinine karşı mesafeli durmaya itti. Cami, Kur’an Kursu gibi mekânlara yer verilmezken, hemen her filmde karşımıza çıkan meyhane, bar, disko, genelev gibi yerlerin sansürsüz gösterilmesi, bu mekânların, hikâyenin üzerinde döndüğü yerler olması; sansürün niteliği, amacı, hedefleri ve kurmayı istediği düzen hayali ile ilgili açık bilgi veriyor. “Ölü Yıkayıcısı” deyimi de bu sansür ve dezenformasyondan payını aldı. Özellikle İmam Hatip Liselerine gidenleri “Ölü Yıkayıcısı mı Olacaksınız?” diye aşağıladılar, küçümsediler.
Gassalın ölüm uğraşında mesleki pratikliği ve yaptığı işe gösterdiği dikkat ve özen önemlidir. Gassal; verimlilik, hesap edilebilirlik, denetim ve kontrol mekanizmalarına tabidir. Gassalın mesleğini deneyimleme süreci dini, kültürel ve sosyal kodları ile bireysel kimliğinin de gelişmesini sağlamaktadır. Her ne kadar modern bir uzmanlaşmayı içeriyor olsa da Gassalın mekânla kurduğu aidiyeti oldukça önemlidir. Gassallık güçlü bir mesleki kimliğe sahiptir. Çünkü Gassalın toplumda genel geçer bir konumlandırılışı söz konusu değildir.
Dini kodları ile Gassal; ölümü “Allah’a varış” olarak kavrayıp mesleğinin kutsal yönünü ön plana çıkarmaktadır. Ölüme atfedilen kutsallık aynı zamanda meslekle bütünleşmektedir. Dolayısıyla bu noktada Gassal yaptığı işin niteliğini “Allah rızasını kazanmak” olarak çerçevelemektedir.
Kültürel kodları ile Gassal; ölümü, hayatın olağan akışı içinde “herkesin bir gün öleceği” gerçekliği içinde kavramaktadır. Ölümün bu yönü ölü bedenin yönetimi sürecini kültürel bir seremoniye dönüştürür. Ölümün kültürel yönü hazırlanan çalışma sürecinde ölü bedenin yönetimi kavramı üzerinden okunmuştur. Bu bağlamdan hareketle ölü bedenin yıkanma sürecinde ve kefenlenmesinde cenaze yakınlarının kültürel kodlarını kullanarak ölü bedene kına, çeşitli kokular, çörek otu gibi bir takım süs ve yiyecek malzemelerinin konulması istenildiği görülmüştür. Ölüm bu yönüyle kültürel bir gerçekliktir. Dolayısıyla Gassal bu süreçte dini kodları ile var olmakta ve dine uygun olmayan her türlü uygulamanın yerine getirilmemesinde aktif bir rol üstlenir ve ölü bedenin koruyuculuğunu yapar.
Sosyal kodları ile Gassal; sadece ölü bedenin yönetimi sürecinde değil aynı zamanda ölü yakınlarıyla kurduğu ikili ilişkileri çerçevesinde deneyimler ve kimliğini oluşturur. İkili ilişkiler aynı zamanda yine ölü beden üzerinden anlatıların oluşturulması ile gerçekleşir. Bu noktada ölü beden “anne, evlat, torun, ıstırap çekmiş, beklenen evlat” gibi anlamlandırılır. Gassal bu noktada dini referanslarını kullanarak cenaze yakınlarına telkinlerde bulunur. Ölü bedenin yönetimi bu noktada da seremoniye dönüşmektedir. Ölünün yıkanmasından kefenlenmesine kadar süre boyunca ölüyle ilgili iyi güzel olan her hatıra anılır. Ölü burada anıları üzerinden hatırlanırken Gassal telkinleriyle birlikte görevini bitirir.
Sonuç olarak Gassallık mesleği ölüm sonrası sürecin deneyimlenmesinde etkili bir fenomen ve ölüm ile ilişkilendirilen bu alanında öznesi konumundadır. Öznesi olduğu alana yönelik stratejiler geliştirmekte ve ikili ilişkiler kurmaktadır.
Ahiret yurduna intikal etmiş bütün hemşerilerimize Yüce ALLAH mağfireti ile muamele etsin, Cennetinde buluştursun. Amin!
Kaynak
Diyanet Haber
Sapanca Belediyesi
TÜİK
Adem SAĞIR ve Zeynep AKTAŞ | Journal of Economy Culture and Society
Gülseren GÜLDESTE | İslamiyetin Kharonları: GASSALLAR
Ali KARDOĞAN ve Semire Ruken ÖZTÜRK | Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi
1 Yorum
“Türk Sinemasında. İmamlar yahut dindarlar yobaz, çıkrarcı, cahil hatta hain olarak gösterildi. Olumsuz imajlar, nesilleri İslam dinine karşı mesafeli durmaya itti. Cami, Kur’an Kursu gibi mekânlara yer verilmezken, hemen her filmde karşımıza çıkan meyhane, bar, disko, genelev gibi yerlerin sansürsüz gösterilmesi, bu mekânların, hikâyenin üzerinde döndüğü yerler olması; sansürün niteliği, amacı, hedefleri ve kurmayı istediği düzen hayali ile ilgili açık bilgi veriyor. “Ölü Yıkayıcısı” deyimi de bu sansür ve dezenformasyondan payını aldı. Özellikle İmam Hatip Liselerine gidenleri “Ölü Yıkayıcısı mı Olacaksınız?” diye aşağıladılar, küçümsediler.”
Bu bahsedilen kısımdaki ideolojinin kahramanlarının da en sonunda bir Gassalın elinden geçmesi kadar kaçınılmaz bir sonun olması ve Gassalların onları bedenen tertemiz ahirete yolcu etme fedakârlığı