Sapanca ve Sapanca halkı, 1999 depreminde yaşadıkları acının derin izleriyle, asrın doğal afetine sessiz kalmadı; aksine, güçlü bir dayanışma ve yardım ruhuyla Maraş depreminde yardıma koştu!
6 Şubat gecesi 04.17’de Kahramanmaraş – Pazarcık merkezli 7,7 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Bir gün sonra, bu sefer öğle saatlerinde 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha gerçekleşti. Deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay’da büyük bir yıkıma yol açtı. 10 ilde şu ana kadar ki can kaybı 3 bin 549 olarak gerçekleşti. Yaralı sayısı 22 bin 168 iken, teyit edilmiş yıkılan bina sayısı ise 5 bin 775 olarak kayıtlara geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 ilde 3 aylık OHAL ilan edildiğini duyurdu.
Depremin acısını 1999’da oldukça sert bir şekilde tecrübe eden Sapanca ve Sapanca halkı tabii ki asrın doğal afetine sessiz kalamazdı; kalmadı da! Resmî kurumlardan Yerel yönetime, özel işletmelerden Sivil Toplum Kuruluşlarına, resmî görevlilerden sivil vatandaşa kadar her Sapancalı dini, siyasi, etnik ve ekonomik bütün farklılıkları bir yana koyup birlik olarak, deprem bölgesinde ki ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için elinden gelenin fazlasını yapıyor.
Teşekkürler Sapanca!
Teşekkürler Sapanca Halkı!
İnsanlar, topluluk halinde yaşarlar ve yaşantılarını anlamlı halde sürdürebilmeleri için ortak hareket etmek ihtiyacı hissederler. Başkalarının yardımı ve desteği olmadan yaşayamazlar. Yaşamak için mutlaka başkalarından yardım almak zorundadırlar. İnsan, bu desteği dünyaya gelmesiyle birlikte almaya başlar. O, ilk desteği yakın çevresinden, anne ve babasından alır.
Katkı ve destek almak ve vermekle görevli olan insanın, karşılıklı destek vermeye dayalı bu ilişkisini devamlı hale getirilebilmesi için kendisinin dışındaki diğer insanlarla işbirliği yapması gerekir. Bu iş birliği, nitelikli olursa anlamlı ve etkili olur.
İş birliğinin nitelikli olması, insanların ortak amaç etrafında buluşmalarına, kendilerinin dışına taşarak, başkalarının hayatına katkı yapmasına bağlıdır. Başka bir ifadeyle, iş birliğinin yararlı olması, “değer” haline gelmesiyle olur. İnsanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışmanın, değere dayalı hale gelmesine “birlik olmak” denir.
Bu bağlamda kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, birlik ve beraberliğin bireye ve topluma sağladığı faydaları göz önünde bulundurarak bunun sağlanması ve sürdürülebilir olması için ibadet değerine yükseltmiştir. “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” sözü, dinimizin bu konudaki yaklaşımını ortaya koymaktadır.
Birliğin ortadan kaldırılmasına neden olacak insanî unsurların da engellenmesi gerekir. İnsanlar arasındaki ortak paydaların ortadan kaybolmasına ve zedelenmesine neden olacak tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekir. Kur’an bu konuda önemli bir hususa dikkat çekmektedir. İnsanların birlik ve beraberliğini tehlikeye düşürecek söz ve davranışlardan sayılan ve dini literatürde “fitne“ olarak isimlendiren yıkıcı eylemlerden de uzak durmak gerekir.
1 Yorum
Halkımızdan Allah razı olsun, Rabbim yerden ve gökten gelen felaketlerden hepimizi korusun, yaralılara acil şifalar ölenlere rahmet diliyorum.